
İngiltere’nin siyasi sahnesi yeni hükümetle birlikte sallanmaya devam ediyor. Başbakan Keir Starmer, beklenmedik ve bir o kadar da konuşulacak bir hamle yaparak, Dışişleri Bakanı David Lammy'yi aynı zamanda Başbakan Yardımcılığı makamına atadı. Bu, sıradan bir kabine revizyonundan çok daha fazlası; adeta bir mesaj.
Lammy’nin ismi, son dönemde özellikle İsrail’in Gazze politikalarına yönelik keskin diliyle hafızalara kazınmıştı. ‘Sınır tanımayan bir trajedi’ ve ‘insani kriz’ ifadelerini kullanmaktan çekinmeyen bakan, uluslararası arenada ses getiren çıkışlarıyla tanınıyor. Şimdi, bu eleştirel ses çok daha güçlü bir pozisyonda yankılanacak gibi görünüyor.
Peki Starmer neden böyle bir karar aldı? Muhalefetteyken verdiği ‘Filistin devleti tanınması’ sözünü hatırlatanlar var. Belki de bu atama, hükümetin dış politikada, özellikle Ortadoğu’da, daha dengeli ve eleştirel bir çizgiye evrileceğinin ilk işareti. Kim bilir? Siyaset, öngörülemeyen dalgalarla dolu bir okyanus gibi.
Tabii muhalefet tepkisiz kalmadı. Muhafazakar Parti sözcüleri, atamayı ‘popülist bir manevra’ ve ‘iç politikada oyalanma’ olarak nitelendirerek sert bir dille eleştirdi. Öte yandan, insan hakları örgütleri ve Labour Parti’nin sol kanadı ise bu karardan oldukça memnun. Lammy'nin yükselişini, ‘ahlaki duruşun ödüllendirilmesi’ olarak yorumluyorlar.
Sonuç olarak, Lammy’nin bu yeni ve son derece nüfuzlu rolü, sadece İngiltere’nin değil, uluslararası diplomasinin de seyrini değiştirebilir. Dünya, İngiltere’nin yeni dış politika tonunu merakla bekliyor. Önümüzdeki günlerde Brüksel ve Washington’dan gelecek tepkiler ise bir sonraki perdenin anahtarını elinde tutacak.