
Nihayet! Diplomasi dünyasında uzun süredir beklenen bir hamle daha gerçekleşti. Türkiye, AGİT Minsk Grubu'nun kapatılması yönündeki kararı neredeyse bir zafer havasında karşıladı. Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklama, adeta bir zamanların 'problem çözücüsü' olarak lanse edilen bu yapının artık tarih sayfalarındaki yerini alması gerektiğini vurguluyor.
Aslında bu gelişme hiç de sürpriz sayılmazdı. Zira grubun son dönemdeki performansı – dürüst olalım – epey hayal kırıklığı yaratmıştı. Özellikle Dağlık Karabağ meselesinde etkisiz kalan yapı, bölgede kalıcı barışın tesisi noktasında adeta bir türlü harekete geçemeyen bir mekanizmaya dönüşmüştü.
Peki Neden Şimdi?
Dışişleri'nin açıklamasını didik didik ettiğinizde, altı çizilen en önemli nokta şu: Grup, kurulduğu 1992'den bu yana – evet, neredeyse otuz yıldır – somut bir ilerleme kaydedemedi. Bölgedeki gerilimi azaltmak bir yana, bazen daha da karmaşık hale getirdiği bile söylenebilir. Türkiye ise bu kararı, bölgesel istikrar için atılmış çok daha gerçekçi ve pratik bir adım olarak görüyor.
Ankara'nın bu tavrı, aslında uzun zamandır savunduğu bir dış politika ilkesinin de yansıması: İşe yaramayan, miadını doldurmuş yapılar ayak bağı olmaktan öteye gitmez. Yeni dönemde, daha dinamik ve sonuç odaklı diplomasi mekanizmalarının önü açılmalı. Bu karar da tam olarak bunun için bir fırsat penceresi aralıyor.
Son tahlilde, bu lağvetme kararının arkasında sadece bir grubun kapatılması yatmıyor. Bu, aynı zamanda eski usül diplomatik yaklaşımların iflasının da bir ilanı aslında. Türkiye, değişen dengeler ışığında daha aktif ve etkin bir dış politika izleyeceğinin bir kez daha altını çizmiş oldu. Bakalım bundan sonraki hamleler ne olacak?