Vatikan lideri Papa 14. Leo, Amerika Birleşik Devletleri'ni Venezuela'ya yönelik olası bir askeri müdahaleden kaçınmaya çağırdı. Papa, Lübnan'dan dönüş yolculuğu sırasında uçakta gazetecilere yaptığı açıklamada, ABD Başkanı Donald Trump yönetimine askeri güç kullanarak Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro'yu devirmeye çalışmamaları uyarısında bulundu.
Diyalog ve Ekonomik Baskı Önerisi
Papa, ABD'nin Venezuela'da bir değişim istemesi durumunda bunu askeri yollarla değil, barışçıl kanallarla gerçekleştirmesinin daha doğru olacağını vurguladı. "Diyalog yolları veya belki de ekonomik baskı da dahil olmak üzere baskı yolları aramak daha iyidir" ifadelerini kullanan Papa, şiddet içermeyen yöntemlerin tercih edilmesi gerektiğinin altını çizdi.
ABD'den Gelen Sinyaller Belirsiz
Papa 14. Leo, Trump yönetiminin Venezuela politikasına dair verdiği mesajların tutarsız olduğuna dikkat çekti. "Bir yandan, iki başkan arasında bir görüşme olmuş gibi görünüyor. Öte yandan, bir tehlike var, bazı faaliyetler, bazı (askeri) operasyonlar olabileceği ihtimali var. ABD'den gelen sinyaller, belirli bir sıklıkla değişiyor" dedi. Bu açıklama, Washington yönetiminin Caracas'a yönelik yaklaşımındaki muğlaklığı ortaya koydu.
Arka Plandaki Gerilim ve Suçlamalar
ABD yönetimi, uzun süredir Nicolas Maduro'yu ülkesinde çok sayıda ölüme yol açan yasa dışı uyuşturucu ticaretini desteklemekle suçluyor. Maduro ise bu iddiaları şiddetle reddediyor ve ABD'nin açıklama ve hamlelerini kendisini iktidardan indirme girişimi olarak nitelendiriyor.
Gerilim, ABD'nin bölgedeki askeri varlığını artırmasıyla daha da tırmandı. Eylül ayından bu yana, ABD birlikleri Karayipler ve Pasifik'te uyuşturucu taşıdığı gerekçesiyle teknelere yönelik en az 21 saldırı düzenleyip 83 kişiyi öldürdü. Son olarak, "Güney Mızrağı Operasyonu" adı verilen harekat kapsamında bölgeye 11 savaş gemisi ve 15 bin asker konuşlandırıldı. Bu askeri yığınak, Venezuela üzerindeki baskının somut bir göstergesi olarak kayıtlara geçti.
Papa'nın bu çağrısı, uluslararası toplumda Venezuela krizine barışçıl ve diplomatik bir çözüm bulunması yönündeki beklentileri bir kez daha gündeme getirdi. Dini liderin müdahalesi, bölgede yeni bir askeri çatışmanın önlenmesi için son dakika diplomasisinin bir parçası olarak değerlendiriliyor.