Papa 14. Leo'nun Türkiye Ziyareti: Güç Arayışı ve İznik'in Sembolik Önemi
Papa'nın Türkiye Ziyaretindeki Stratejik Arayış Analizi

Yeni Şafak İnternet Yayın Yönetmeni Ersin Çelik ve AK Parti Ordu Milletvekili İbrahim Ufuk Kaynak, Hafıza: Büyük Resim programının yeni bölümünde, Papa 14. Leo'nun Türkiye ziyaretini ve bu ziyaretin arka planındaki stratejik güç arayışını masaya yatırdı. Programda, Katolik dünyasının yaşadığı otorite boşluğu, İznik'in sembolik önemi ve Türkiye'nin yükselen diplomatik liderlik rolü ele alındı.

Ziyaretin Stratejik Arka Planı ve Dini Diplomasi

Ersin Çelik, ziyaretin yalnızca Türkiye'nin değil, Hristiyan camiası ve Amerika'nın da gündeminde olduğunu belirterek başladı. Çelik, Katolikliğin son 150 yılda yaşadığı zayıflamanın bir otorite boşluğu doğurduğunu ve bu boşluğu Siyonizm ile Evanjelizmin doldurduğunu vurguladı. Hristiyanlığı yeniden ayağa kaldırma çabasının İznik'teki toplantının temel nedeni olduğunu ifade etti.

İbrahim Ufuk Kaynak ise toplumdaki kafa karışıklığına dikkat çekerek, Türkiye'nin yetkinliğine inanmayan bir yaklaşımın altında yatan psikolojik nedenlere değindi. Kaynak, uluslararası ilişkilerde belirleyici olanın güç olduğunu ve bu dönemde askeri ve siyasi diplomasinin yanı sıra dini diplomasinin de devreye girdiğini kaydetti.

İznik Konsili'nin Sembolik Gücü ve Tarihi Gerçekler

Programın odak noktalarından biri, Papa'nın güzergahındaki İznik durağının anlamıydı. İbrahim Ufuk Kaynak, 2018 yılında İznik Gölü'nün çekilmesiyle ortaya çıkan bazilika kalıntılarının, Hristiyanlık için bir birlik sembolü arayışında kritik hale geldiğini anlattı. Kalıntıların, MS 325'te toplandığı iddia edilen İlk Konsil'in mekanı olarak lanse edildiğini, ancak bulunan paraların 6. yüzyıla ait olması gibi tarihsel çelişkilere rağmen bu iddianın sürdüğünü belirtti.

Kaynak, konsilin toplanma nedenini Roma İmparatoru Konstantin'in dağılmakta olan imparatorluğu birleştirme arzusuna bağladı. Konsilde, Hz. İsa'nın tanrısallığı meselesinin tartışıldığını ve alınan kararların Hristiyanlıkta derin çatlaklar oluşturduğunu ifade etti. Üçlü inancı (Teslis) kabul eden Katolikler ile bu konuda daha farklı yaklaşımları olan Ortodokslar arasındaki ayrımın 1054'te kesinleştiğini hatırlattı.

Ersin Çelik, Hz. İsa'nın "Hristiyanlık" adında bir din getirmediğine, bu ismin sonradan ortaya çıktığına dikkat çekti. Kaynak ise İznik Konsili'nde yirmiden fazla İncil arasından dördünün seçildiğini ve bu sürecin inanç üzerinde kalıcı etkiler bıraktığını sözlerine ekledi.

Papalık Neden Gücü İstanbul'da Arıyor?

İbrahim Ufuk Kaynak'a göre, Papalığın maddi gücü korumasına rağmen, sözünü geçirebileceği bir nüfuz ve otorite arayışı içinde. Bu otoriteyi yeniden tesis edebileceği merkezlerden biri olarak İstanbul'u görüyor. Kaynak, Roma'nın eski etkisini yitirdiğini, Kudüs'ün ise siyasi karmaşa nedeniyle uygun bir zemin olmadığını savundu. Bu nedenle, tarihi ve sembolik önemi nedeniyle İznik ve İstanbul'un öne çıktığını belirtti.

Papa'nın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dan, "dünya küresel çatışmaya giderken barış ve istikrar kaynağı rolünü üstlenmesini" istemesini, Türkiye'nin diplomatik liderlik rolünün bir tescil olarak yorumlayan Kaynak, bunun aynı zamanda Papalığın bir çaresizlik ifadesi olduğunu da vurguladı. Papa'nın Gazze'deki olaylardan bahsetmemesini de bu çerçevede değerlendirdi.

Ersin Çelik, aynı gün Türkiye'nin "görmeden vurmak" esasına dayanan teknolojik bir atılımı duyurmasının ise anlamlı bir zamanlama olduğunu ifade etti. Bu gelişmenin, uluslararası arenada Türkiye'nin "buyurgan güç" konumunu pekiştirdiğini söyledi.

Sonuç: Güvenilen Tek Adres Türkiye

İbrahim Ufuk Kaynak, Avrupa'da ve dünyada istikrar ve güven arayışının arttığı bir dönemde, güvenilir tek devlet olarak Türkiye'nin öne çıktığını savundu. Diğer güç merkezlerinin kendi iç çekişmeleri ve belirsizlikleriyle boğuştuğunu, Türkiye'nin ise istikrarlı ve bağımsız politikasıyla bir çekim merkezi haline geldiğini belirtti.

Programın sonunda, Papa'nın ziyaretinin bir talepten ziyade bir "yalvarma" ve yardım arayışı olduğu sonucuna varıldı. Katolik dünyasının eski gücünü toparlamak için Türkiye'nin konumundan ve nüfuzundan faydalanmak istediği, ancak bunun Türkiye'den taviz alınabilecek bir durum olmadığı, çünkü gücün artık Türkiye'nin elinde olduğu vurgulandı. Toplumdaki gereksiz korku ve komplo teorilerine karşı, Türkiye'nin kendi gücüne güvenmesi gerektiği mesajı verildi.