Washington'dan gelen son dakika gelişmesi uluslararası diplomasi çevrelerinde adeta bomba etkisi yarattı. ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio -normalde İsrail yanlısı duruşuyla bilinen bir isim olmasına rağmen- bugünkü açıklamalarıyla herkesi şaşkına çevirdi.
Rubio'nun, İsrail hükümetinin son dönemdeki politikalarını "kabul edilemez" olarak nitelemesi, iki müttefik ülke arasındaki ilişkilerde nadir görülen bir gerilim sinyali olarak yorumlanıyor. Aslına bakarsanız, bu kadar sert bir dil beklemiyordu kimse.
Tepkinin Arkasındaki Gerçek Nedenler
Peki ne oldu da Rubio böyle bir çıkış yapma ihtiyacı hissetti? Diplomatik kaynaklar, İsrail'in son aylarda artan yerleşim genişletme faaliyetlerinin ve bazı askeri operasyonlarının Washington'da ciddi rahatsızlık yarattığını fısıldıyor. Öyle ki, Beyaz Saray'ın bile bu konuda sabrının taştığı söylentileri dolaşıyor ortalıkta.
Rubio -her ne kadar kişisel olarak İsrail'e sempati duysa da- resmi sıfatıyla Amerikan dış politikasının çizgisine uymak zorunda. Ve görünen o ki, bu çizgi son dönemde net bir şekilde değişim gösteriyor.
Uluslararası Kamuoyundaki Yansımalar
Bu beklenmedik açıklama, diğer ülkelerin diplomatik çevrelerinde de hızla yankı buldu. Avrupa Birliği yetkililerinin "sonunda" dediği duyulurken, Ortadoğu'daki bazı Arap ülkelerinden ise temkinli iyimserlik sesleri yükseldi.
Ancak şunu da unutmamak lazım: Amerikan dış politikası her zaman iç siyaset dinamiklerinden bağımsız düşünülemez. Rubio'nun bu çıkışının arkasında, önümüzdeki seçim döneminde oy kaygısı taşıyan bazı çevrelerin etkisi olabilir mi? Kesinlikle mümkün.
Sonuç olarak, Washington ile Tel Aviv arasındaki bu diplomatik mini kriz, önümüzdeki günlerde nasıl bir seyir izleyecek merak konusu. Rubio'nun sözleri sadece bir kişisel görüş mü, yoksa ABD'nin resmi politikasında köklü bir değişimin habercisi mi? Bunu zaman gösterecek.
Bir kesinlik var ki: Uluslararası ilişkiler sahnesi bir kez daha öngörülemezliğini kanıtladı. Ve biz izlemeye devam edeceğiz.
