İsrail basınında yer alan bir habere göre, Türkiye'nin bölgedeki artan etkinliği Tel Aviv yönetimleri tarafından stratejik bir tehdit olarak değerlendiriliyor. Tel Aviv Üniversitesi'nden istihbarat tarihçisi Dr. Yaakov Falkov, İsrail'deki karar vericilerin Türkiye'yi "hızla artan bir stratejik tehdit" olarak gördüğünü belirtti.
İsrail'de Türkiye Algısı Değişti
İsrail merkezli Globes gazetesinin 12 Kasım 2025 tarihli haberine göre, Dr. Yaakov Falkov geçmişte İsrail istihbarat çevrelerinin Türkiye'yi ciddi bir tehdit olarak görmediğini, ancak bu yaklaşımın son yıllarda köklü bir şekilde değiştiğini ifade etti. Falkov, İsrail hükümetindeki karar vericiler, akademik çevreler, diplomatik-askeri kurumlar ve istihbarat-güvenlik birimlerinin artık Türkiye'yi stratejik tehdit olarak değerlendirme konusunda fikir birliğine vardığını açıkladı.
Netanyahu'nun Yönetim Tarzı Eleştirisi
Dr. Falkov, İsrail istihbaratının yaşadığı sorunların temelinde Başbakan Binyamin Netanyahu'nun yönetim tarzının yattığını öne sürdü. Falkov'a göre Netanyahu, "istihbarat ve güvenlik camiasındaki üst düzey isimlerden devlet aygıtının diğer bölümlerine kadar, entelektüel veya politik olarak kendisine meydan okumayan kişilerle çevresini sarmaya eğilimli" bir liderlik sergiliyor.
Bu durumun, son dışişleri bakanlarının profesyonel açıdan yetersiz ve tamamen başbakana politik olarak bağımlı hale gelmesine yol açtığını vurgulayan Falkov, benzer bir tablonun istihbarat ve güvenlik camiasının liderliği için de geçerli olduğunu ifade etti.
İstihbarat Elitinin Statüsü Düşüyor
Dr. Falkov'un değerlendirmelerine göre, İsrail'de son dönemde "istihbarat elitinin statüsünde belirgin bir düşüş" gözlemleniyor. Netanyahu'nun yalnızca yakın çevresine ve politik sadakate dayalı olarak bilgi edinme eğilimi, diplomatik ve istihbarat kurumlarının raporlarına yönelik güvensizlik yaratıyor. Bu durumun, İsrail'in bölgesel tehditleri değerlendirme kapasitesini olumsuz etkilediği belirtiliyor.
İsrailli uzmanın açıklamaları, Türkiye'nin bölgedeki artan etkinliğinin İsrail tarafından nasıl algılandığını gözler önüne sererken, Netanyahu yönetiminin iç dinamiklerine ilişkin de önemli eleştiriler içeriyor.