
Suriye hükümeti, son dakikada beklenmedik bir hamleyle Paris'te yapılacak olan barış müzakerelerine katılmayacağını resmen açıkladı. Bu karar, uluslararası toplumda şok etkisi yarattı—özellikle de görüşmelerin öncesinde yapılan tüm hazırlıklar düşünüldüğünde.
"Biz bu tiyatroyu oynamayacağız" diyen bir yetkili, ismini vermeden konuştu. Sanki bir şeyler ters gidiyordu—belki de arka planda dönen pazarlıklar, belki de güven eksikliği. Kim bilir?
Neden mi? İşte cevap:
- Güven sorunu: Suriye tarafı, Batılı ülkelerin "çifte standart" uyguladığını iddia ediyor. "Onlar için biz hep kötü adamız" diye ekliyorlar.
- Ön koşullar: Müzakereler öncesinde dayatılan bazı şartlar, Suriye'nin kabul edemeyeceği türden. Detaylar net değil ama—klasik diplomasi işte.
- Bölgesel dengeler: Kimin hangi tarafta olduğu belli değil. Birileri masada olmayı reddederken, diğerleri koltuk kapmaya çalışıyor.
Peki bu ne anlama geliyor? Barış süreci çıkmaza mı girdi? Yoksa bu sadece bir pazarlık stratejisi mi? Uzmanlar ikiye bölünmüş durumda. Bazıları "Bu bir blöf" derken, diğerleri "Artık geri dönüş yok" diyor.
Bir de şu var: Suriye'nin bu hamlesi, bölgedeki diğer aktörleri de etkileyebilir. Rusya'nın tepkisi ne olacak? İran sessizliğini ne zaman bozacak? Ve en önemlisi—ABD, bu gelişmeler karşısında ne yapacak?
Sonuç olarak, Ortadoğu'nun bu karmaşık diplomasi labirentinde yeni bir kriz daha başlıyor gibi görünüyor. Paris'teki masalar boş kalacak—en azından şimdilik.