Türkiye'nin Gazze Hamlesi: Uluslararası Hukukta Yeni Bir Sayfa Açılıyor!
Türkiye Gazze İçin Yeni Hukuki Adımlar Atacak

Dünya, Ortadoğu'daki yangını seyrederken Türkiye, sahnenin dışında durmak yerine tam da merkezinde yer almayı tercih ediyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın son açıklamaları, uluslararası diplomasi arenasında yeni bir rüzgarın eseceğinin habercisi niteliğinde.

Gazze'de yaşanan insanlık trajedisi karşısında Türkiye'nin tepkisi sadece sözde kalmıyor. Neredeyse her gün yeni bir gelişmenin yaşandığı bu kaotik ortamda, Ankara'dan gelen son sinyaller oldukça net: "Artık seyirci koltuğunda oturacak zaman değil."

Hukuk Cephesinde Hareketlilik

Uluslararası hukukun o karmaşık labirentinde Türkiye, adeta bir dedektif gibi iz sürüyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ifadelerinden anlaşılıyor ki, masa başında hazırlanan stratejiler sahaya inecek. "Bu iş lafla olmaz" der gibi, somut adımların planlandığı ortada.

Şu anda tam olarak ne yapılacağına dair detaylar sır gibi saklansa da, diplomasi koridorlarında fısıltılar dolaşıyor. Türkiye'nin, uluslararası hukukun tüm imkanlarını zorlayarak Gazze için yeni bir yol haritası çizeceği konuşuluyor.

BM'den Öteye Geçecek mi?

Birleşmiş Milletler'deki girişimler elbette devam edecek. Fakat Türkiye'nin vizyonu daha geniş - daha kapsamlı bir hukuki zemin oluşturmak istediği açık. Belki de şu anda kimsenin aklına gelmeyen, yenilikçi bir yaklaşım geliştiriyorlar.

Dışişleri Bakanlığı'nın üzerinde çalıştığı seçenekler arasında, uluslararası mahkemelerde yeni başvurular da olabilir. Ya da farklı ülkelerle ortak diplomatik hamleler... Kim bilir?

Gerçek şu ki, Türkiye bu konuda yalnız yürümüyor. Dünyanın dört bir yanındaki mazlumların sesi olma misyonunu ciddiye alıyor. Gazze'deki her çocuk, her kadın, her masum sivil için hukukun üstünlüğünü tesis etmeye çalışıyor.

Sonuç Ne Olacak?

Bu tür diplomatik hamleler genellikle uzun soluklu olur. Anında sonuç beklemek hayal kırıklığına yol açabilir. Ama Türkiye'nin kararlı duruşu, en azından uluslararası toplumun dikkatini çekmeyi başarıyor.

Belki de asıl mesele, hukukun sadece kağıt üzerinde kalmaması. Türkiye'nin çabaları, bu kağıt üzerindeki maddelerin gerçek hayata yansıması için bir umut ışığı olabilir.

Son tahlilde, Ortadoğu'nun bu kanayan yarasına çare bulmak kolay değil. Ama denemekten vazgeçmek hiç değil. Türkiye, işte bu "denemekten vazgeçmeme" ruhuyla yoluna devam ediyor.