
Ankara'dan gelen ses, diplomasi koridorlarında yankılanacak cinsten. Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Öncü Keçeli, bugünkü basın toplantısında kelimeleri özenle seçerek adeta bir satranç hamlesi yaptı. Hamas'ın son çıkışına verilen yanıt, beklenenden çok daha net ve sert oldu.
Şöyle diyordu Keçeli, o her zamanki sakin ama kararlı tonuyla: "Bizim için kırmızı çizgiler var. Hiçbir aktör, Türkiye'nin dış politikasını şekillendirmeye kalkışamaz. Bu, kesinlikle kabul edilemez bir durum." Cümleler kısa, vurgular güçlüydü. Zaten diplomaside böyle değil midir? Bazen bir cümleniz, yüzlerce sayfa raporun anlatamayacağı şeyi anlatır.
Peki Ne Olmuştu?
Hamas'ın Türkiye'ye yönelik talep içeren ifadeleri, Ankara'da tam anlamıyla soğuk duş etkisi yaratmış. Kimse böyle bir açıklama beklemiyordu – en azından bu tonla. Ama işte, olmuş. Dışişleri ise kendi prensiplerini hatırlatmakta gecikmemiş.
Keçeli'nin altını çizdiği nokta şuydu: Türkiye'nin Filistin davasına desteği, hiçbir koşula bağlı değil. Asla olmadı, olmayacak. Bu, değişmeyen bir devlet politikası. Ancak – ve bu 'ancak' çok önemli – hiçbir grubun açıklaması, Türkiye'nin egemenlik alanına müdahale olarak yorumlanamaz.
Peki Ya Sonrası?
Bu açıklama, ilişkilerde bir gerilim anlamına mı geliyor? Diplomatik kaynaklar, durumun böyle okunmaması gerektiğini fısıldıyor. Türkiye, bölgedeki tüm aktörlerle diyaloğun sürdürüleceği mesajını veriyor. Ama aynı zamanda da 'durun bir dakika' diyor. Sınırlar net. Kimse kimsenin karar alma mekanizmasını etkilemeye çalışmasın.
Sonuç olarak? Ankara, bildiğiniz gibi davranmaya devam ediyor. Beklenmedik hamlelerden hoşlanmıyor, prensiplerinden ödün vermiyor. Bugünkü açıklama da bunun bir kanıtı. Ortadoğu'nun bu karmaşık satranç tahtasında, Türkiye kendi stratejisini oynuyor. Ve kimse onu oynamaktan alıkoyamaz.