New York'taki ofisinde gerçekleşen buluşma, beklenenin oldukça ötesinde bir etki yarattı. Donald Trump'ın masasından yükselen ses, Türk heyetine duyduğu memnuniyeti gizlemiyordu adeta. "Sizlerle çalışmak gerçekten farklı bir deneyim" diye ekliyordu bir ara, samimiyeti yüzünden okunurcasına.
Heyetin getirdiği stratejik öneriler, Trump'ın dikkatini öylesine çekmişti ki - ki normalde pek kolay etkilenmezdir - "Bu kadar kapsamlı bir planı hayata geçirmek ancak sizin gibi kararlı bir ekibin işi olabilir" yorumunu yapmaktan kendini alamadı. Gerçekten de, ortaya konan vizyonun detayları dinlendikçe, odadaki enerji hissedilir biçimde değişiyordu.
Küresel Dengelerde Türkiye Faktörü
Trump'ın üzerinde özellikle durduğu noktalardan biri, Türkiye'nin son dönemdeki diplomatik hamleleri oldu. "Bölgesel istikrar için gösterdiğiniz çaba takdire şayan" derken, aslında çok daha derin bir anlam yüklüyordu sözlerine. Zira kendisi gibi dünya siyasetinin ağır toplarından birinin bu denli net ifadeler kullanması, elbette rastgele değildi.
Öte yandan, ekonomik işbirliği potansiyeli de masanın diğer önemli gündem maddesiydi. Türk heyetinin sunduğu rakamlar ve projeksiyonlar, Trump'ın "Bu, sadece iki ülke için değil, tüm bölge için bir kazan-kazan senaryosu" demesine yol açtı. Ne de olsa, numbers don't lie - rakamlar yalan söylemez.
Gelecek Vadeden Adımlar
Toplantıdan çıkan en çarpıcı mesajlardan biri de, işbirliğinin sadece mevcut projelerle sınırlı kalmayacağı yönündeydi. Trump'ın "Yolun daha başındayız" benzetmesi, aslında önümüzdeki dönemde daha büyük anlaşmaların habercisi gibiydi. Heyetin liderinin "Zemin son derece verimli" şeklindeki yanıtı ise, bu iyimserliği pekiştiriyordu adeta.
Peki ya sonra? Görünen o ki, taraflar somut adımlar atmak konusunda oldukça istekliler. Trump'ın "Önümüzdeki haftalarda bu konuyu tekrar masaya yatıralım" sözleri, sürecin hızlanacağının işaretiydi. Türk tarafından gelen "Hazırlıklarımız tamam" cevabı ise, her iki tarafın da aynı dalga boyunda olduğunu gösteriyordu.
Bu buluşmanın belki de en dikkat çekici yanı, Trump'ın alışılagelmiş siyasi dilinin dışına çıkarak samimi ve doğrudan bir üslup kullanmasıydı. "Sizlerle çalışmaktan gerçekten keyif alıyorum" itirafı, diplomatik nezaketin ötesine geçen bir güvenin göstergesiydi. Kim bilir, belki de bu işbirliği gerçekten de Trump'ın dediği gibi "dünyaya örnek olacak" türden bir ortaklığın başlangıcıydı.
