Ankara'dan gelen yanıt net ve sert oldu. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu'nun Türkiye hakkındaki son açıklamalarına adeta diplomatik bir tokatla karşılık verdi. "Hiçbir hükmü yok" dedi, kelimeleri özenle seçerek.
Ortadoğu'nun bu karmakarışık siyasi labirentinde, Netanyahu'nun sözleri Ankara'da nasıl karşılandı dersiniz? Tahmin edeceğiniz gibi, hiç de iyi olmadı. Yılmaz, ülkemizin egemenliğine yönelik her türlü söylemi reddetmekte tereddüt etmedi.
Diplomasinin Sert Dili
Şunu netleştirelim: Türkiye, uluslararası hukukun temel ilkelerine sıkı sıkıya bağlı. Yılmaz'ın da altını çizdiği gibi, "komşularla sıfır problem" politikası hala geçerli. Ama—ve bu önemli bir 'ama'—sınırlarımıza ve itibarımıza yönelik herhangi bir saygısızlık asla kabul edilemez.
Netanyahu'nun açıklamaları... Buna ne demeli? Diplomatik nezaketten tamamen yoksun, provokatif bir dil. Yılmaz'ın tepkisi ise ölçülü ama son derece kararlı. Türkiye'nin bölgedeki rolünü küçümsemeye kalkmanın bedeli ağır olur.
Ankara'nın Duruşu Net
Peki ya sonra? Bu gerilim tansiyonu daha da yükseltir mi? Aslına bakarsanız, Türkiye her zaman diyaloğa açık oldu. Fakat karşılıklı saygı olmadan, masada oturmanın anlamı yok. Yılmaz'ın tonundan da anlaşılıyor: Kimse Türkiye'yi köşeye sıkıştıramaz.
Uluslararası arenada yaşanan bu verbal jimnastik, aslında çok daha büyük bir resmin parçası. Bölgedeki güç dengesi, enerji hatları, tarihi hesaplaşmalar... Hepsi bu kısa açıklamalara sıkıştırılmış durumda.
Son söz? Yılmaz'ın dediği gibi: "Türkiye'nin gücü ve etkisi, boş sözlerle azaltılamaz." Gerçekten de öyle.
