Görünüşe bakılırsa Yunan tarafı, Ege'nin mavi sularında ve Doğu Akdeniz'in derinliklerinde adeta bir satranç oyunu oynuyor. Ve maalesef, hamleleri pek de barışçıl sinyaller vermiyor.
Son dönemdeki diplomatik temaslar -ki bunlar oldukça yoğundu- beklenen sonucu vermiş gibi durmuyor. Atina'nın masada söyledikleriyle sahada yaptıkları arasında ciddi bir uçurum var. Sanki iki farklı dil konuşuyoruz, ya da daha doğrusu, aynı dili konuşsak bile kelimeler farklı anlamlara geliyor.
Diplomasi Masası ile Saha Arasındaki Çelişki
Aslında işin en can sıkıcı yanı şu: Resmi görüşmelerde 'iyi niyet' ve 'diyalog' vurgusu yapılırken, bir yandan da egemenliğimiz altındaki bölgelere yönelik provokatif eylemler tüm hızıyla sürüyor. Bu nasıl bir ikilemse artık!
Doğu Akdeniz'deki enerji arama faaliyetleri meselesi... Bu konu gerçekten de hassas dengeler üzerine kurulu. Yunanistan'ın Türkiye'nin haklarını görmezden gelen tutumu, bölgedeki gerginliği körüklüyor adeta. Ve işin tuhafı, uluslararası hukuka atıfta bulunmaları - oysa kendileri aynı hukukun silahsızlandırılması gereken adalarla ilgili hükümlerini hiçe sayıyorlar.
Adaların Silahsızlandırılması: Görmezden Gelinen Uluslararası Anlaşmalar
Bu konu gerçekten can sıkıcı. Yunanistan'ın Lozan ve Paris anlaşmalarıyla silahsızlandırılması gereken adalara asker yığması, bölgesel güvenlik açısından ciddi bir tehdit oluşturuyor. Peki ama neden? Bu kadar açık ve net hükümler varken bu ısrarın anlamı ne?
Türkiye'nin tepkisi aslında oldukça ölçülü. Diplomasiye verdiği önem ortada. Fakat sabrın da bir sınırı var elbet. Karşı tarafın her hamlesine sadece diplomatik nota ile cevap vermek, uzun vadede yeterli olmayabilir.
Türkiye'nin Duruşu: Sert ama İhtiyatlı
Ankara'nın tutumu net: Haklarımızdan taviz yok. Ancak bu duruş, aklıselim çerçevesinde şekilleniyor. Askeri seçenekler masada duruyor evet, ama asıl tercih diplomasi yoluyla çözüm. Ne var ki Yunanistan'ın son hareketleri, bu tercihi zorluyor gibi görünüyor.
Şu anki tabloya bakınca, Ege'deki gerginliğin kısa vadede azalacağını söylemek güç. Aksine, Yunanistan'ın 'geri adım atmama' konusundaki ısrarı, durumu daha da karmaşık hale getiriyor. Uluslararası toplumun bu konuda daha aktif rol alması gerekiyor belki de.
Sonuç olarak, bölgedeki dengeler oldukça hassas. Türkiye'nin haklı davası uluslararası hukukla destekleniyor, ancak Yunanistan'ın provokatif tutumu sürdüğü müddetçe gerginlik devam edecek gibi görünüyor. Önümüzdeki günler kritik olacak - hem diplomatik temaslar hem de sahada yaşanacak gelişmeler açısından.