Dünya gözünü dikmiş izliyor adeta. Son çeyrek asırda Türkiye'nin kat ettiği mesafe, gerçekten de göz kamaştırıcı boyutlara ulaştı. Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu'nun açıklamaları, bu büyük dönüşümün adeta fotoğrafını çekti.
"Biz sadece yollar, köprüler, tüneller yapmadık" diyor Bakan Uraloğlu. "Bir milletin kaderini değiştirdik, coğrafyamızın çehresini yeniden şekillendirdik." Bu sözler, boş bir övünme değil - arkasında yüzlerce somut proje var çünkü.
Rakamlar Konuşuyor: İnanılmaz Bir Yatırım Seferberliği
Şu rakamlara bir bakın: Tam 28.500 kilometre bölünmüş yol. Evet, yanlış duymadınız. Bu, neredeyse Türkiye'yi baştan sona defalarca kat edecek bir uzunluk. 1657 kilometrelik yüksek hızlı tren hatlarıyla artık şehirler arası mesafeler saatlerle değil, dakikalarla ölçülüyor.
Peki ya köprüler? Osmangazi, Yavuz Sultan Selim, 1915 Çanakkale... Her biri sadece bir geçiş yapısı değil, mühendislik harikası ve gurur abidelerimiz. Hele 1915 Çanakkale Köprüsü'nün o muhteşem kırmızı kuleleri - dünyanın en uzun orta açıklıklı köprüsü unvanıyla tüm dikkatleri üzerine çekti.
Havacılıkta Devrim: Havaalanlarından Uzay Üssüne
Havacılık sektöründe yaşanan gelişmeler ise başlı başına bir destan. İstanbul Havalimanı sadece bir havalimanı değil, adeta uçan bir şehir. Dünyanın dört bir yanından gelen yolcuların hayranlıkla andığı bu devasa tesis, Türkiye'nin küresel aktör olma iddiasının da somut göstergesi.
Ve şimdi sırada uzay var! Türkiye Uzay Ajansı'nın kuruluşu ve uzay üssü çalışmaları, artık gözlerimizi yıldızlara diktiğimizin en net kanıtı. Bakan Uraloğlu'nun dediği gibi, "Artık sınırlarımız atmosferle sınırlı değil."
Denizlerdeki Hakimiyet: Mavi Vatan'ın İnşası
Denizcilik alanında atılan adımlar ise içimize su serpiyor. Liman kapasitelerindeki inanılmaz artış, Türkiye'yi bölgenin lojistik üssü haline getirdi. Yerli ve milli gemi inşa projeleriyle artık kendi gemilerimizi kendimiz yapıyor, hatta dünya pazarlarına satıyoruz.
Mavi Vatan doktrini sadece bir söylem değil - denizlerdeki varlığımızı her geçen gün daha da güçlendiriyoruz. Bu, enerji güvenliğimizden ticaret hatlarımıza kadar her şeyi etkileyen stratejik bir dönüşüm.
Sonuç olarak, Bakan Uraloğlu'nun da altını çizdiği gibi, bu atılımlar sadece fiziki yatırımlardan ibaret değil. Türkiye'nin küresel arenadaki prestijini, güvenilirliğini ve etkinliğini artıran stratejik hamleler. Dünya bu değişimi izliyor - ve biz daha yeni başlıyoruz.
