Avrupa'nın lokomotif ekonomisi Almanya'da son dönemde yaşananlar, ekonomik iyimserliğin belini büken gelişmeler olarak kayıtlara geçiyor. Eylül ayı verileri -açıkçası- beklenenden daha sert bir gerçekle yüzleşmemize neden oldu.
Geçtiğimiz eylül ayında Almanya'da iflas bayrağını çeken şirket sayısı tam 1.461'e ulaştı. Bu rakam, bir önceki aya kıyasla %7'lik bir artışa işaret ediyor ki, bu oran hafife alınacak gibi değil. Üstelik bu artışın sadece mevsimsel bir dalgalanma olup olmadığı konusunda ekonomistler ikiye bölünmüş durumda.
Üç Aylık Bilanço Endişe Verici
Üçüncü çeyrek verilerine baktığımızda tablo daha da netleşiyor. Temmuz-eylül döneminde toplamda 4.161 şirket iflasını açıkladı. Yani ortalama her gün 45 işletme faaliyetlerine son vermek zorunda kaldı - bu, ciddiye alınması gereken bir tempo.
Peki bu artışın arka planında ne var? Uzmanların üzerinde durduğu birkaç kritik faktör var:
- Enerji maliyetlerindeki inatçı yükseklik
- Tedarik zincirindeki aksamaların devam etmesi
- Enflasyon karşısında tüketici harcamalarındaki temkinli yaklaşım
- Faiz oranlarındaki artışın işletmelere getirdiği ek yük
KOBİ'ler özelinde durum daha da hassas. Çünkü bu işletmeler, büyük şirketlere kıyasla finansal şoklara karşı çok daha savunmasız kalıyorlar.
Gelecek Tahminleri Karamsar
Halihazırda devam eden 15.600'ü aşkın iflas davası var ve bu sayının önümüzdeki aylarda daha da artması bekleniyor. Bazı analistler, "En kötüsü geride kaldı" diye düşünürken, diğerleri "Asıl dalga henüz gelmedi" uyarısında bulunuyor.
İşin ilginç tarafı, iflas eden şirketlerin sektörel dağılımı. Perakende, inşaat ve enerjiye bağımlı sektörlerdeki artış dikkat çekici. Özellikle enerji fiyatlarındaki dalgalanmaların, bu sektörler üzerinde nasıl bir domino etkisi yarattığını görmek mümkün.
Ekonomistler şimdi gözlerini son çeyrek verilerine dikmiş durumda. Acaba bu trend devam mı edecek, yoksa Almanya ekonomisi beklenen toparlanmayı gerçekleştirebilecek mi? Cevabını hep birlikte göreceğiz.