Heyecanla beklenen o gün nihayet netleşti. Asgari ücretin belirleneceği tarih artık belli oldu - Aralık ayının son haftası. Evet, yanlış duymadınız. Milyonlarca çalışanın kaderini etkileyecek o kritik toplantılar için geri sayım başladı.
Komisyon üyeleri arasında hummalı bir çalışma var desem yeri. İşçi temsilcileri, işverenler ve hükümet yetkilileri - herkes masada. Ortak bir noktada buluşmak hiç de kolay olmayacak gibi görünüyor ama işte tam da burada devreye 5 farklı senaryo giriyor.
Masada Duran 5 Senaryo
Gelin şu meşhur 5 senaryoya biraz daha yakından bakalım. İlki, enflasyonun altında mütevazı bir artış öngörüyor - ki bu işverenlerin yüzünü güldürebilir. İkincisi, enflasyonla tamamen eşitlenmeyi hedefliyor. Üçüncü ve dördüncü senaryolar ise enflasyonun üzerine çıkmayı konuşuyor - tabii farklı oranlarla.
Beşinci senaryo ise... Ah, beşinci senaryo! En iddialısı denebilir. Hem enflasyonu karşılayacak hem de reel bir artış sağlayacak kadar yüksek oranlar içeriyor. İşçi temsilcilerinin göz bebeği bu son seçenek doğal olarak.
Rakamlar Konuşuluyor
Peki ya rakamlar? Kulislerde dolaşan tahminlere göre, yüzde 40'ın altındaki oranlar pek sıcak bakılmıyor. Enflasyon verileri ortadayken, düşük oranlı artışların milyonlarca insanın geçim sıkıntısını çözemeyeceği aşikar.
Ama işin bir de işveren tarafı var. Onlar da haklı olarak maliyet artışlarından şikayetçi. Yüksek zam oranlarının istihdamı nasıl etkileyeceği konusunda endişeliler. Zor bir denklem bu.
Şahsen düşünüyorum da... Bu kadar yüksek enflasyon ortamında asgari ücret belirlemek gerçekten zorlu bir görev. Her iki tarafı da memnun edecek sihirli bir formül var mı acaba?
Taraflar Ne Diyor?
İşçi temsilcileri oldukça net konuşuyor: "Alım gücü korunmalı!" diyorlar. Haklılar da. Son bir yılda her şeyin fiyatı katlanırken, ücretlerin aynı kalması düşünülemez. Üstelik sadece gıda değil, kira, elektrik, doğalgaz derken hayat pahalılığı katlanılmaz boyutlara ulaştı.
İşveren tarafı ise farklı bir perspektiften bakıyor. "Yüksek zam işsizliği artırır" uyarısı yapıyorlar. Küçük işletmelerin bu yükü kaldıramayacağını, iflasların artabileceğini söylüyorlar. Onların da endişelerinde haklılık payı var.
Hükümet yetkilileri ise - anladığım kadarıyla - dengeyi bulmaya çalışıyor. Hem çalışanları koruyacak hem de iş dünyasını çökertmeyecek bir formül arıyorlar. Kolay iş değil hani.
Sonuç Ne Olacak?
Bana sorarsanız... Tahminimce orta yol bulunacak. Belki enflasyonun biraz üzerinde, belki de biraz altında bir oranla uzlaşılacak. Ama şunu unutmayalım: Bu sadece bir rakam meselesi değil. Milyonlarca ailenin sofrası, çocuklarının geleceği söz konusu.
Aralık ayının son haftası geldiğinde herkes nefesini tutacak. Umarım alınacak karar, hem çalışanları sevindirir hem de iş dünyasının nefes almasını sağlar. Bekleyip göreceğiz.
Bu arada... Sizce ideal asgari ücret ne olmalı? Sadece enflasyonu karşılamak yeterli mi, yoksa reel bir artış da olmalı mı? Düşüncelerinizi merak ediyorum doğrusu.