
Beyoğlu'nun o meşhur arka sokaklarından birinde, sıradan bir günün içine sığdırılmış sıra dışı bir buluşma. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, resmi protokolün katı kurallarını bir kenara bırakıp vatandaşlarla aynı masada çayını yudumluyor. İşte tam da bu samimi ortamda, Türkiye'nin gelecek vizyonuna dair önemli açıklamalar geliyor.
"Bizim için en değerlisi sizlersiniz" diyor Bakan Ersoy, masadaki vatandaşlara dönerek. Göz teması kurmaktan asla kaçınmıyor. Bu arada çaylar demlenmeye devam ediyor tabii - Türk usulü sohbetin olmazsa olmazı.
Türkiye Yüzyılı: Bir Rüya Değil, Somut Gerçeklik
Bakan Ersoy'un anlattıkları öyle havada kalan laflar değil. Aksine, her biri emek isteyen, planlı projelerden oluşuyor. "Türkiye Yüzyılı bir yükseliş çağı olacak" derken sesindeki o kararlı ton, inandırıcılığını katbekat artırıyor. Peki nedir bu yükselişin temelleri?
- Turizmde rekor hedefler
- Kültürel mirasın korunması ve yaşatılması
- Yeni nesil turizm anlayışı
- Yatırımlarla desteklenen altyapı çalışmaları
Aslında her maddenin altında yatan ortak nokta: sürdürülebilirlik. Geçici başarılarla yetinmeyip, kalıcı eserler bırakma arzusu.
Beyoğlu'nda Başlayan Yolculuk
Bakan'ın tercihi tesadüf değil. Beyoğlu, İstanbul'un kalbinin attığı, kültürün nefes aldığı yerlerden biri çünkü. Tarihi yarımadanın hemen yanı başında, modernle geleneğin buluştuğu nokta. Burada yapılan sohbetler daha bir anlam kazanıyor ister istemez.
"Vatandaşlarımızın fikirleri bizim için çok kıymetli" diye ekliyor Ersoy. Belki de en önemli kısmı bu: dinlemek. Yukarıdan emirler yağdırmak yerine, aşağıdan yukarıya bir anlayışla hareket etmek.
Çaylar bitiyor, sohbet derinleşiyor. Sorular, cevaplar, bazen küçük tartışmalar... Hepsi bir arada. Bakan'ın samimiyeti ise gerçekten takdir edilesi. Resmi kimliğini bir kenara bırakıp, sade bir vatandaş gibi sohbet edebilmek her babayiğidin harcı değil.
Gelecek Vizyonu: Sadece Rakamlardan İbaret Değil
Turizm denince akla hemen gelen o istatistikler - ziyaretçi sayıları, gelirler falan. Ama Bakan Ersoy'un vizyonu bunların çok ötesinde. Kültür ve turizmi iç içe geçiren, birbirini besleyen iki ana damar olarak görüyor. "Kültürümüzü yaşatmadan turizmde kalıcı başarı elde edemeyiz" diyor önemle.
Peki ya detaylar? İşte onlar da oldukça etkileyici:
- Restorasyon çalışmalarına hız verilecek
- Yerel kültürler ön plana çıkarılacak
- Dijitalleşme ile turizm deneyimi zenginleştirilecek
- Eğitimli personel sayısı artırılacak
Her madde aslında bir diğerini tamamlıyor. Parçalar birleşince ortaya çıkan tablo: bütüncül bir kalkınma modeli.
Sohbet ilerledikçe, Bakan'ın heyecanı daha da belirginleşiyor. Anlatırken gözlerinin içi parlıyor adeta. Bu işe gönülden bağlı olduğunu hissettirmek için fazla söze gerek yok zaten.
Vatandaş Ne Diyor?
Masada oturan vatandaşların yüz ifadeleri oldukça şaşkın - belki de bir bakanla bu kadar samimi bir ortamda bulunacaklarını hiç düşünmemişlerdi. Soruları ise hiç çekinmeden, içlerinden geldiği gibi. Turizmle ilgili beklentiler, kültürel mirasın korunmasına dair endişeler, geleceğe dair umutlar...
Bakan da her soruyu ciddiyetle cevaplıyor. Kaçamak yok, geçiştirme yok. Anlaşılan o ki bu buluşma sadece bir fotoğraf fırsatı değil, gerçek bir diyalog arayışı.
Gün batarken, çayların son yudumları da alınıyor. Ayrılırken Bakan Ersoy'un söylediği son sözler ise akıllarda kalıcı cinsten: "Bu yolculukta hep birlikteyiz. Türkiye Yüzyılı, hepimizin eseri olacak."
Belki de en güzel yanı buydu - kimse kimsenin üstünde değildi o masada. Sadece Türkiye'nin geleceği için kafa yoran insanlar vardı. Ve inanın, bu tür samimi buluşmaların sayısı artsa, o yükseliş çok daha hızlı gelir.