
Türkiye'nin en değerli hazinesi olan insan kaynağının rakamsal karşılığı, TÜİK tarafından açıklandı. Veriler, ülke olarak beşeri sermaye konusunda ciddi mesafe katettiğimizi gözler önüne seriyor.
2022-2023 dönemini kapsayan sonuçlar—inanın—hayli etkileyici. Beşeri sermaye endeksi, bir önceki yıla kıyasla %4,2'lik bir sıçrama göstererek 0,75 seviyesine ulaştı. Bu rakam, aslında ülkenin geleceğine dair umut verici sinyaller taşıyor.
Peki Nedir Bu Beşeri Sermaye Endeksi?
Kısaca ifade etmek gerekirse; bir ülkenin insan kaynağının eğitim, sağlık ve bilgi birikimi açısından ne durumda olduğunu ölçen kapsamlı bir gösterge. TÜİK, bu hesaplamayı yaparken eğitim süresi, okullaşma oranları ve yaşam beklentisi gibi kritik parametreleri dikkate alıyor.
Son verilere baktığımızda, eğitimde ortalama süre 12,3 yıla yükselmiş durumda. Okullaşma oranlarındaki artış da cabası. İlköğretimde %95,6, ortaöğretimde %89,1 ve yükseköğretimde ise %48,7'lik okullaşma oranıyla—gerçekten—kayda değer bir başarı elde edildiği ortada.
Sağlıkta İyileşme Dikkat Çekiyor
Doğuşta beklenen yaşam süresi, erkeklerde 76,3, kadınlarda ise 81,1 yıl olarak hesaplanmış. Bu da ortalama 78,7 yıl gibi bir değere denk geliyor. Sağlık altyapısındaki iyileşme ve bilinçlenmenin bu sonuçlara doğrudan etkisi olduğunu söylemek mümkün.
Bölgesel analizlere göz attığımızda ise farklı tablolar karşımıza çıkıyor. Marmara Bölgesi, 0,78'lik endeks değeriyle açık ara önde giderken, onu 0,76 ile Ege Bölgesi takip ediyor. Doğu Anadolu Bölgesi ise 0,69'luk değerle—maalesef—diğer bölgelerin gerisinde kalmış.
Şehir bazında ise Ankara, İstanbul ve İzmir sıralamada ilk üç sırayı paylaşıyor. Özellikle başkent Ankara'nın 0,80'lik endeks değeri, eğitim ve sağlık alanındaki yatırımların meyvesini verdiğini gösteriyor.
Ekonomiye Etkisi Ne Olacak?
Beşeri sermayedeki bu olumlu gelişme, uzun vadede ekonomik büyümeye de doğrudan katkı sağlayacak gibi duruyor. Nitelikli işgücü, verimliliği artırırken inovasyon kapasitesini de yukarı çekiyor. Yatırımcılar açısından da—şüphesiz—oldukça önemli bir gösterge.
Tabii bu noktada, eğitim ve sağlık alanındaki reformların sürdürülebilir olması büyük önem taşıyor. Aksi takdirde, elde edilen kazanımların kalıcı olması mümkün değil.
Kısacası, TÜİK'in açıkladığı bu veriler, Türkiye'nin insan kaynağı potansiyelinin her geçen gün daha da güçlendiğine işaret ediyor. Umuyoruz ki, bu olumlu trend önümüzdeki yıllarda da devam eder.