Cevdet Yılmaz'tan Çarpıcı Açıklama: Bilgi Merhametle Buluşmazsa İnsanlığa Zarar Verir!
Cevdet Yılmaz: Bilgi Merhametsiz Olunca Zarar Verir

Dün akşam Konya'da düzenlenen özel bir programda konuşan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, adeta zihinlere kazınacak sözlerle doluydu. Salonu dolduran dinleyicileri etkileyen o konuşmada, modern dünyanın belki de en çok ihmal ettiği değerlerden birine, merhamete vurgu yaptı.

"Bakın," diye başladı cümlelerine Yılmaz, "şu an içinde bulunduğumuz çağda bilgiye ulaşmak hiç olmadığı kadar kolay. Ama asıl mesele, o bilgiyi nasıl kullandığımız."

Teknoloji Çağında İnsanlık Krizi

Yapay zekadan uzay teknolojilerine, dijitalleşmeden biyoteknolojiye kadar pek çok alanda inanılmaz ilerlemeler kaydettiğimizi söyledi. Fakat bu ilerlemelerin insanlığa fayda sağlaması için merhametle desteklenmesi gerektiğinin altını çizdi. "Merhametten yoksun bilgi," dedi, "insanlığa hizmet etmek bir yana, zarar bile verebilir."

Bu sözler salonda derin bir sessizliğe neden oldu. Sanki herkes bu basit ama derin gerçeği yeniden düşünüyordu.

Değerlerimiz ve Geleceğimiz

Konuşmasının devamında, Türkiye'nin sadece ekonomik ve teknolojik alanlarda değil, aynı zamanda manevi değerlerini koruyarak ilerlediğini vurguladı. "Bizim medeniyetimiz," diye ekledi, "bilgiyi merhametle, adaletle ve diğerkâmlıkla harmanlamıştır."

Bu harmanlamanın günümüz dünyasında ne kadar kritik olduğunu anlattı. Özellikle gençlere seslenirken, "Sadece iyi bir mühendis, iyi bir doktor olmak yetmez," dedi. "İnsanlığa hizmet aşkıyla yanıp tutuşan bireyler olmalısınız."

Programın son bölümünde ise Konya'nın manevi iklimine atıfta bulundu. Mevlana'dan, Yunus Emre'den örnekler vererek, bu toprakların bilgiyi sevgiyle yoğurma geleneğine dikkat çekti. Gerçekten de, Konya gibi bir şehirde bu sözler ayrı bir anlam kazanıyordu.

Cevdet Yılmaz'ın bu konuşması, aslında hepimizin içinde bir yerde hissettiği ama dile getirmekte zorlandığı bir gerçeği ortaya koydu: Teknoloji ne kadar ilerlerse ilerlesin, insanı insan yapan değerlerden uzaklaştığımızda, ilerlememiz eksik kalır. Hatta belki de gerçek anlamda ilerlemiş sayılmayız.