Ekonomi gündemi yine hareketli! Hükümetin açıkladığı yeni Orta Vadeli Program (OVP), adeta bir dönüşüm haritası niteliğinde. Reform odaklı bu yeni yol haritası, ekonomideki tüm paydaşların merakla beklediği detayları içeriyor.
Peki nedir bu programın can alıcı noktaları? İşin özü şu: Makroekonomik istikrarı sağlamak ve sürdürülebilir büyümeyi yakalamak için reformlar artık kaçınılmaz. Program, enflasyonla mücadeleden mali disipline, istihdam artışından yatırım ikliminin iyileştirilmesine kadar bir dizi kritik başlığı kapsıyor.
Enflasyonla Mücadele ve Mali Disiplin Ön Planda
Programın belki de en dikkat çeken yanı, enflasyonla mücadelede kararlı duruş. Tek haneli enflasyon hedefi için para ve maliye politikalarının uyum içinde çalışması planlanıyor. Şeffaflık ve öngörülebilirlik vurgusu ise oldukça güçlü.
Mali disiplin dendiğinde akla gelen ilk şey: Kamu harcamalarında etkinlik ve verimlilik. Kaynak israfının önüne geçilmesi ve bütçe disiplininin korunması, programın omurgasını oluşturuyor. Vergi adaleti ve gelir dağılımındaki dengenin sağlanması da yine öncelikli hedefler arasında.
Büyüme ve İstihdam İçin Yapısal Reformlar
Ekonomik büyüme, istikrarlı bir şekilde devam edecek. Ancak asıl mesele, bu büyümenin kalitesi ve istihdam yaratma kapasitesi. Yatırım ortamının iyileştirilmesi, özel sektörün önünün açılması ve rekabetçi piyasa koşullarının tesis edilmesi için yapısal reformlar hız kazanacak.
İşsizlikle mücadele konusunda ise aktif işgücü piyasası politikaları öne çıkıyor. Özellikle genç nüfusun ve kadınların işgücüne katılımını artırmaya yönelik projeler hayata geçirilecek. Mesleki eğitim ve nitelik geliştirme programları da bu kapsamda desteklenecek.
Yatırımcı İklimi ve Dijital Dönüşüm
Yabancı yatırımcılar için çekici bir ortam yaratmak, programın bir diğer önemli ayağı. Yatırım teşvikleri, bürokrasinin azaltılması ve hukuki altyapının güçlendirilmesi hedefleniyor. Dijital dönüşüm ve yeşil ekonomi alanlarındaki yatırımlar ise özellikle teşvik edilecek.
KOBİ'lerin finansmana erişiminin kolaylaştırılması ve inovasyon kapasitelerinin artırılması da programda kendine yer bulmuş durumda. Rekabet gücünü artırmak için Ar-Ge ve teknoloji yatırımlarına verilen önem artıyor.
Kısacası, bu program Türkiye ekonomisi için bir milat olabilir. Reformların başarıya ulaşması halinde, hem vatandaşların refah düzeyinde artış hem de ülkenin küresel ekonomideki konumunda güçlenme bekleniyor. Tabii tüm bu hedeflere ulaşmak, istikrarlı ve kararlı bir politika uygulamasına bağlı. Sonuçlarını hep birlikte göreceğiz.
