Gölge Bankacılık Sektörü 250 Trilyon Doları Aştı: Finansal Riskler Büyüyor
Gölge Bankacılık 250 Trilyon Doları Geçti

Küresel finans sisteminin denetim dışındaki en karanlık ve en riskli köşesi olarak nitelendirilen gölge bankacılık sektörünün büyüklüğü 250 trilyon doları aşarak tarihi bir rekor kırdı. Finansal İstikrar Kurulu'nun (FİK) yayınladığı son rapor, bu kontrolsüz büyümenin dünya ekonomisi için ciddi tehditler oluşturduğunu gözler önüne serdi.

Gölge Bankacılık Nedir ve Neden Riskli?

Gölge bankacılık, geleneksel bankalar gibi faaliyet gösteren ancak onlar gibi sıkı denetim ve düzenlemelere tabi olmayan finansal kuruluşların oluşturduğu sistemi ifade ediyor. Para piyasası fonları, hedge fonlar, özel sermaye şirketleri, sigorta şirketleri ve bazı finansal teknoloji firmaları bu kapsamda değerlendiriliyor. Bu kuruluşlar, mevduat toplama ve kredi verme gibi bankacılık işlemlerini, bankacılık sektörünün uymak zorunda olduğu sermaye yeterliliği ve likidite kuralları olmadan gerçekleştiriyor.

FİK raporuna göre, gölge bankacılık sistemine dahil olan varlıkların toplam değeri 2023 sonu itibarıyla 250 trilyon doların üzerine çıktı. Bu rakam, dünya genelindeki geleneksel bankacılık sektörünün toplam varlıklarını geride bırakarak finansal sistemin merkezine oturdu. Söz konusu büyümenin en önemli itici gücü olarak, yüksek getiri arayan yatırımcıların bu alana yönelmesi ve düşük faiz ortamının uzun süre devam etmesi gösteriliyor.

Finansal İstikrar Kurulu'ndan Kritik Uyarılar

Finansal İstikrar Kurulu, konuya ilişkin hazırladığı kapsamlı raporda, sektördeki bu kontrolsüz genişlemeye dikkat çekti. Kurul, gölge bankacılık faaliyetlerinin sistematik risk oluşturma potansiyelinin arttığını ve bu durumun küresel finansal istikrarı tehdit ettiğini vurguladı.

Raporda öne çıkan başlıca riskler şunlar:

  • Likidite Riski: Gölge bankacılık kuruluşları, geleneksel bankalar gibi merkez bankalarından acil likidite desteği alamıyor. Piyasalarda bir panik yaşanması durumunda bu kuruluşlar hızla likidite sıkışıklığı yaşayabilir ve zincirleme iflaslara yol açabilir.
  • Kaldıraç Oranlarının Yüksekliği: Bu kuruluşlar, aşırı yüksek kaldıraç oranlarıyla çalışarak küçük piyasa hareketlerinden bile ağır şekilde etkilenebilir.
  • Şeffaflık Eksikliği: Faaliyetlerinin büyük kısmı denetim dışında kaldığı için riskler tam olarak görülemiyor ve ölçülemiyor. Bu durum, 2008 mortgage krizinden önce olduğu gibi, risklerin birikmesine ve aniden patlak vermesine neden olabilir.

FİK, bu riskleri azaltmak için uluslararası iş birliğinin güçlendirilmesi ve sektör üzerindeki denetim ve gözetim mekanizmalarının etkinleştirilmesi çağrısında bulundu.

Küresel Ekonomi İçin Ne Anlama Geliyor?

Gölge bankacılık sisteminin 250 trilyon dolar bariyerini aşması, küresel ekonominin giderek daha kırılgan bir yapıya evrildiğinin bir göstergesi. Bu devasa sistem, bir yandan ekonomideki kredi akışını desteklerken, diğer yandan denetimsizliği nedeniyle potansiyel bir finansal krizin tetikleyicisi olabilir.

Uzmanlar, merkez bankalarının yüksek faiz ve sıkı para politikaları uyguladığı bir dönemde, gölge bankacılık sektöründeki yüksek riskli varlıkların değer kaybedebileceğine ve bunun zincirleme etkiler yaratabileceğine dikkat çekiyor. Özellikle gayrimenkul ve özel sermaye yatırımları gibi likiditesi düşük alanlara yapılan yatırımların bir risk konsantrasyonu oluşturduğu belirtiliyor.

Sonuç olarak, Finansal İstikrar Kurulu'nun raporu, dünya ekonomisinin görünmeyen devine karşı uyanık olunması gerektiğini bir kez daha hatırlatıyor. 250 trilyon dolarlık gölge bankacılık sektörünün sağlıklı bir şekilde yönetilememesi, gelecekteki finansal krizlerin temelini oluşturabilir. Bu nedenle, politika yapıcıların, sektörü daha şeffaf, daha istikrarlı ve daha sorumlu hale getirecek düzenleyici adımları acilen hayata geçirmesi bekleniyor.