
Tamam, şimdi bu rakamları duyunca insanın aklı duruyor. Resmi verilere göre, Türkiye'deki kamu kuruluşlarında tam 119 bin 752 araç görev yapıyor. Ama asıl şaşırtıcı olan, bu devasa filonun sadece yüzde 16.7'sinin makam aracı statüsünde olması!
Yani, 20 bin 34 araçtan bahsediyoruz. Geri kalan yüzde 83.3'lük kısım – evet, neredeyse 100 bin araç – hizmet aracı, otobüs, kamyonet gibi farklı kategorilerde kullanılıyor. Bu da devletin aslında makam aracı konusunda sanılandan çok daha 'tutumlu' olduğunu gösteriyor.
Peki Bu Araçlar Nasıl Dağılıyor?
İşte en can alıcı kısım burası. Bakanlıklar ve bağlı kuruluşlarda 51 bin 702 araç var. Yerel yönetimler? Onların 40 bin 261 aracı bulunuyor. Sosyal güvenlik kurumları 9 bin 299 araçla listede üçüncü sırada. Diğer kurumlar ise 18 bin 490 araç kullanıyor.
– Bakanlıklar: 51.702 araç
– Yerel yönetimler: 40.261 araç
– SGK kurumları: 9.299 araç
– Diğerleri: 18.490 araç
Yani, makam araçları konusunda kamuoyundaki yaygın kanının aksine, oldukça 'kontrollü' bir tablo var. Tabii bu, eleştirilerin tamamen haksız olduğu anlamına gelmiyor. Ancak sayılar, en azından resmi kayıtlara göre, durumun sanıldığı kadar vahim olmadığını söylüyor.
Peki Ya Harcamalar?
Geçen yıl, bu araçlar için yapılan yakıt, bakım ve diğer giderlerin toplamı 4.5 milyar lirayı aştı. Bu da devletin araç filosunu çevirmenin ne kadar maliyetli olduğunu gösteriyor. Yani, sayı az da olsa, maliyetler hâlâ oldukça yüksek.
Sonuç olarak, kamuoyunda sık sık gündeme gelen 'makam aracı' tartışmalarına bir nebze de olsa açıklık getiren bir veri. Evet, araç sayısı fazla – kim 120 bine az diyebilir ki? – ancak bunların büyük çoğunluğu aslında 'makam aracı' değil. Belki de eleştirilerimizi biraz daha farklı noktalara yönlendirmemiz gerekiyor.