Biliyor musunuz, bazen rakamlar gerçekten şaşırtıcı hikayeler anlatıyor. Ülker'in sürdürülebilirlik karnesi de tam olarak böyle - adeta bir başarı öyküsü!
Aslında olan şu: 2030 için koydukları hedeflerin neredeyse tamamına şimdiden ulaşmışlar. Kim derdi ki bir gıda devi bu kadar hızlı yeşil dönüşüm yapabilir? Ama yapmışlar işte.
Su Tüketiminde Devrim Gibi Azalma
Şu rakama bir bakın: Üretimde kullandıkları su miktarını %35 azaltmışlar. Bu, İstanbul'da 45 bin hanenin bir yıllık su ihtiyacına denk geliyor! Nasıl mı başardılar? Teknolojiyi akıllıca kullanarak ve her damlanın değerini bilerek.
Atık Yönetiminde Çığır Açan Uygulamalar
Atık konusunda da durum farklı değil. Üretim süreçlerinden çıkan atıkların %99'unu geri dönüştürmeyi başarmışlar. Düşünsenize, neredeyse hiçbir şey çöpe gitmiyor. Bu kadarını ben bile beklemezdim açıkçası.
Karbon Ayak İzi Yarıya İndi
Karbon emisyonlarında %26'lık azalma... Bu rakam teknik olarak kulağa hoş geliyor ama aslında ne anlama geliyor biliyor musunuz? 64 bin aracın trafikten çekilmesine eş değer bir çevresel katkı! Üstelik elektrik ihtiyacının %100'ünü yenilenebilir kaynaklardan karşılıyorlar artık.
Metan Cemil, Ülker'in Sürdürülebilir Tarım Direktörü, durumu şöyle özetliyor: "Çiftçilerimizle el ele verip sürdürülebilir tarımı yaygınlaştırıyoruz. Toprağı korumak, geleceği korumak demek." Haklı değil mi?
Sadece Çevre Değil, Sosyal Sorumluluk da Var
İşin çevre boyutu kadar sosyal tarafı da önemli. Kadın çalışan oranı %42'ye çıkmış - ki bu sektör ortalamasının hayli üstünde. Yönetici pozisyonlarındaki kadın oranı ise %33. Daha iyi olabilir mi? Elbette, ama şu anki tablo bile takdir edilesi.
Peki ya tedarik zinciri? Ülker, 1500'ü aşkın tedarikçisini sürdürülebilirlik ilkelerine uyum sağlaması için eğitmiş. Yani etki sadece kendi fabrikalarıyla sınırlı değil, tüm ekosistemi dönüştürüyorlar.
Yeni Hedefler Çok Daha İddialı
2030 hedeflerini erkenden tamamlayınca yeni hedefler koymuşlar - ve bu seferki çok daha iddialı! Su tüketiminde %40 azalma, karbon emisyonlarında %50'ye varan düşüş... Yani aslında daha yeni başlıyorlar.
Ülker CEO'su Mehmet Tütüncü'nün dediği gibi: "Sürdürülebilirlik artık sadece bir seçenek değil, varoluş sebebimiz." Belki de tüm şirketlerin bu kadar net düşünmesi gerekiyor.
Sonuçta, iş dünyasının böyle güzel haberler duymaya ihtiyacı var. Hem çevreye fayda, hem ekonomik sürdürülebilirlik, hem de toplumsal katkı - üçü bir arada. Kim demiş büyük şirketler hızlı dönemez diye?