Son dönemde Türkiye ekonomisinde gözle görülür bir dinginlik hakim. Sanki uzun süredir devam eden fırtınalı havalar yerini sakin bir denize bırakmış gibi. Özellikle makro finansal istikrar alanında yaşanan gelişmeler, ekonomistlerin yüzünü güldürüyor.
Kim derdi ki, birkaç yıl öncesinin dalgalı denizinden bu kadar hızlı sıyrılabiliriz? Ama işte rakamlar konuşuyor: Enflasyonist baskılar azalırken, finansal piyasalardaki dalgalanmalar da kontrol altına alınıyor. Tabii bu, "her şey mükemmel" demek değil elbette. Ekonomi hâlâ bazı zorluklarla boğuşuyor ama en azından doğru yönde ilerliyoruz.
İşte Çarpıcı Veriler
Merkez Bankası'nın son açıklamalarına göre:
- Finansal istikrar endeksleri olumlu sinyaller veriyor
- Döviz rezervlerinde artış gözleniyor
- Kredi risk primleri düşüş eğiliminde
Uzmanlar, bu gelişmeleri "ekonominin nefes alması" olarak yorumluyor. Özellikle son dönemde uygulanan politikaların meyvelerini vermeye başladığı konuşuluyor. Tabii bu arada, "acaba bu iyimser hava ne kadar sürer?" diye soranlar da yok değil.
Piyasalar Nasıl Tepki Veriyor?
Borsa İstanbul'da işlem gören hisseler, son haftalarda adeta kanatlanmış gibi. Yatırımcıların risk iştahının arttığı gözlemlenirken, yabancı yatırımcıların da yeniden Türk varlıklarına ilgi gösterdiği belirtiliyor. "Güven böyle bir şey işte" diyor bir borsa uzmanı, "bir kere geldi mi, her şey daha kolay akıyor."
Döviz piyasasında ise TL'nin değer kazanması, ithalat maliyetlerini düşürerek enflasyon üzerindeki baskıyı hafifletiyor. Bu da tüketiciye olumlu yansıyor - en azından market alışverişlerinde biraz olsun rahat nefes alınabiliyor.
Ekonomi politikalarının mimarları, bu süreci "dengeye oturma dönemi" olarak nitelendiriyor. Ancak unutmayalım ki ekonomi canlı bir organizma - bugün iyi giden şeyler yarın farklı seyredebilir. O yüzden iyimserliği korurken, temkinli olmayı da elden bırakmamak gerekiyor.
