Bakan Murat Kurum'un açıklamaları gerçekten dikkat çekici. Afet yönetimi konusunda artık sadece tecrübe aktaran değil, aynı zamanda küresel standartları belirleyen bir ülke konumundayız. Bu, hiç de abartılı bir iddia değil.
Öyle ki, son dönemde yaşadığımız acı tecrübeler -ki hepimiz biliyoruz ne kadar zorlu günlerden geçtik- bize inanılmaz bir birikim kazandırdı. Depremler, seller, yangınlar... Her biri adeta birer eğitim kampı gibiydi. Ve biz bu süreçte sadece afetlere müdahale etmeyi değil, onları önceden tahmin edip önlem almayı da öğrendik.
Küresel İşbirliği Kapıları Aralanıyor
Bakan'ın dediği gibi, "Türkiye modeli" diye bir şeyden bahsediyoruz artık. Bu model sadece kağıt üzerinde duran teorik bir yaklaşım değil, sahada test edilmiş, gerçek sonuçlar vermiş bir sistem. İnanıyorum ki dünyanın dört bir yanındaki ülkeler bu deneyimimizden faydalanmak isteyecek.
Peki nedir bu modelin sırrı? Bence en önemli nokta, merkezi ve yerel yönetimler arasındaki koordinasyon. Öyle gelişigüzel bir organizasyon değil, her detayı düşünülmüş, her senaryo için hazırlıklı bir yapıdan söz ediyoruz.
Teknoloji ve İnsan Gücünün Mükemmel Uyumu
Şunu itiraf etmeliyim: Teknoloji olmadan bu işin yürümesi mümkün değil. Ancak sadece teknoloji de yetmiyor. İşte bizim modelimiz bu ikisini birleştiriyor. En son teknolojik imkanlarla, en deneyimli insan kaynağını aynı potada eritiyoruz.
- Erken uyarı sistemleri artık çok daha gelişmiş
- Arama kurtarma ekiplerimizin ekipmanları dünya standartlarında
- Hasar tespit süreçleri inanılmaz hızlandı
Ve en önemlisi -bunu vurgulamadan geçemeyeceğim- halkımızın bilinçlenmesi. Artık vatandaşlarımız da afetlere hazırlıklı. Bu, belki de en değerli kazanımımız.
Uluslararası Arenada Türkiye Farkı
Düşünün, bir zamanlar afet yardımı alan ülke konumundaydık. Şimdi ise yardım gönderen, deneyim aktaran, hatta eğitim veren bir ülkeyiz. Bu dönüşüm gerçekten gurur verici.
Bakan Kurum'un da altını çizdiği gibi, kapımız tüm dünyaya açık. İster komşu ülkeler olsun, ister kıtalar ötesindeki ülkeler... Herkes bu birikimimizden faydalanabilir. Zaten afetler de sınır tanımıyor, değil mi?
Sonuç olarak şunu söyleyebilirim: Türkiye, afet yönetimi konusunda adeta bir 'okul' oldu. Ve bu okulun derslerini almak isteyen herkese kapımız açık. Çünkü biliyoruz ki, afetlerle mücadele etmek ancak birlikte hareket ederek mümkün.