Türkiye'nin demografik yapısı hızla değişiyor ve yaşlanan nüfus ulusal güvenlik tehdidi olarak değerlendiriliyor. Hükümet bu tehditle mücadele etmek ve aile kurma ile çocuk sahibi olmayı teşvik etmek amacıyla bir dizi önlemi hayata geçirdi.
Nüfusun Değişen Yapısı ve Rakamlar
Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) 2025 yılı Ocak-Eylül dönemi verileri, ülke nüfusunun alarm verici şekilde yaşlandığını ortaya koydu. Türkiye'nin toplam nüfusu 85 milyon 980 bin 654 kişiye ulaşırken, bu artışta en dikkat çekici değişim genç nüfusun azalması ve yaşlı nüfusun artması oldu.
2025 yılının ilk dokuz ayında 0-4 yaş grubunun sayısı 194 bin 49 kişi azaldı ve bu yaş grubunun toplam nüfus içindeki oranı %5,9'dan %5,7'ye geriledi. Benzer şekilde 5-9 yaş grubunda da 168 bin 575 kişilik bir azalma yaşandı ve oran %7,5'ten %7,2'ye düştü.
Diğer yandan, yaşlı nüfus gruplarında önemli artışlar kaydedildi. 65-69 yaş grubunun sayısı 10 bin 782 kişi artarken, 75-79 yaş grubunda 97 bin 616 kişilik, 85-89 yaş grubunda ise 34 bin 638 kişilik artış gerçekleşti.
Gelecek Projeksiyonları ve Tehditler
Nüfusun mevcut seyri dikkate alındığında, 65 yaş üstü vatandaşların oranının 2045-2060 döneminde %30 seviyelerine ulaşması bekleniyor. Bu oranın 2030'da %13,5, 2040'ta ise %17,9 olacağı öngörülüyor.
Doğurganlık hızındaki düşüş de endişe verici boyutlara ulaştı. 2001 yılında 2,38 olan doğurganlık hızı 1,51'e gerilerken, yıllık nüfus artış hızı binde 1,1'e düştü.
Yaşlanan nüfusun ekonomi, sosyal yaşam, sosyal güvenlik, yaşlılık psikolojisi ve yaşlı bakım teknolojileri gibi birçok alanda yeni sorunlara yol açması bekleniyor.
Hükümetin Aldığı Önlemler ve Politikalar
Demografik yapıdaki bu tehlikeli değişim karşısında hükümet harekete geçti. 2026-2035 yılları arasındaki 10 yıllık dönem 'Aile ve Nüfus 10 Yılı' ilan edildi ve bu kapsamda aile kurma ve çocuk sahibi olmayı teşvik edecek bir dizi önlem planlandı.
Milli Güvenlik Siyaset Belgesi'nde yaşlanan nüfus, ülkeye dönük artan göç ve iklim değişikliği gibi faktörler demografik yapıyı değiştiren unsurlar arasında sayılarak ulusal güvenlik tehdidi olarak değerlendiriliyor.
Göç hareketlerinin demografik yapı üzerindeki etkisi de önemli bir endişe kaynağı. Araştırmalar, göçmenlerin ve sığınmacıların %80'inin geldikleri ülkelerde kalıcı olduğunu gösteriyor. Suriyelilerin büyük bölümünün ülkelerine dönmek istemediği anketlerle tespit edildi.
İklim değişikliği ve su krizi de demografik yapıyı etkileyen önemli faktörler arasında yer alıyor. İklim değişikliğine bağlı etkilere çözüm bulunamadığında, çatışma ve yerinden edilme riskinin arttığı belirtiliyor.
Son dönemde ayrıca, ekonomik zorluklar ve deprem riski nedeniyle büyükşehirlerden kırsal alanlara doğru bir iç göç dalgası yaşanıyor. Bu eğilim, bir yandan köken memleketlere dönüşü temsil ederken, diğer yandan kentlerden kırsala tercihli bir geçişe işaret ediyor.