İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) tarafından Gazze Şeridi'ndeki iddia edilen savaş suçları nedeniyle hakkında tutuklama kararı çıkarılmasının ardından, ABD'nin mahkeme yargıçlarına yönelik yaptırım kararını memnuniyetle karşıladığını duyurdu.
Netanyahu'dan ABD'ye Teşekkür
İsrail Başbakanlık Ofisi'nin sosyal medya hesabından yapılan açıklamada Netanyahu, ABD yönetiminin UCM yargıçları Gocha Lordkipanidze ve Erdenebalsuren Damdin'e yaptırım uygulama kararını olumlu bulduklarını ifade etti. Netanyahu, Tel Aviv yönetiminin, Washington'ın "her iki ulus için de tehdit oluşturan hukuk felaketiyle" mücadele kararlılığını takdir ettiğini belirtti.
Netanyahu, söz konusu iki yargıcın, kendisi ve eski Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında tutuklama emri çıkartan UCM Başsavcısı Kerim Han'ın yanında yer aldığını vurguladı. İsrail Başbakanı, UCM'yi "uluslararası hukuk savaşının siyasi bir enstrümanı olmakla" suçlayarak, mahkemeyi "İsrail ve ABD aleyhine yasa dışı ve uydurma kovuşturmalar yürüten, ulus devlet sistemini yok etmeye adamış düşman bir siyasi organ" olarak nitelendirdi.
ABD'nin Yaptırım Kararının Detayları
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, yaptırım kararının gerekçesini açıklarken, Gürcistanlı yargıç Gocha Lordkipanidze ve Moğolistanlı yargıç Erdenebalsuren Damdin'in, "İsrail'in rızası olmadan, UCM'nin İsrail vatandaşlarını soruşturma, tutuklama, gözaltına alma veya yargılama çabalarına doğrudan katıldıklarını" öne sürdü.
Bu hamle, ABD'nin UCM'ye yönelik tutumunun son halkası oldu. Daha önce, haziran ayında UCM Başsavcısı Kerim Han da yaptırım listesine alınmıştı. Ayrıca, eski Başkan Donald Trump yönetimi döneminde, ağustos ayında da bazı UCM yargıç ve savcıları benzer gerekçelerle yaptırımlara maruz kalmıştı.
İsrailli Yetkililerden Tepkiler
İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Saar da, ABD'li mevkidaşı Marco Rubio'nun konuya ilişkin sosyal medya paylaşımının altına yorum yaparak destek verdi. Saar, "Sayın Bakan Rubio, ahlaki ve net duruşunuz için teşekkür ederim." ifadelerini kullandı.
Yaşanan bu gelişmeler, Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin İsrail yetkilileri hakkındaki soruşturmalarının uluslararası diplomasi arenasında ciddi bir gerilim konusu olmaya devam ettiğini gösteriyor. ABD'nin İsrail'e verdiği açık desteğin, mahkemenin uluslararası meşruiyeti ve bağımsızlığı üzerindeki tartışmaları daha da alevlendirmesi bekleniyor.