
Dünya kamuoyunda zaman zaman dile getirilen o sorulara nihayet net bir yanıt geldi. Ve bu yanıt, en tepeden, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ağzından döküldü. "Bizim derdimiz enerji, başka bir şey değil." diyerek adeta noktayı koydu.
Şu anki nükleer faaliyetlerimizin tamamı—evet, tamamı—barışçıl amaçlara hizmet ediyor. Enerji ihtiyacımızı karşılamak, ülkemizi dışa bağımlılıktan kurtarmak... Asıl mesele bu. Nükleer silah üretmek gibi bir niyetimiz, böyle bir gündemimiz kesinlikle yok. Bu, uluslararası camiaya verilmiş resmi bir taahhüttür.
Enerji Bağımsızlığı Yolunda Kritik Adım
Peki ya uluslararası anlaşmalar? Onlara sıkı sıkıya bağlıyız. Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Antlaşması (NPT) başta olmak üzere, taraf olduğumuz tüm sözleşmelere harfiyen uyuyoruz. Zaten bu taahhütlerimiz, enerji programımızın şeffaflığının da en büyük güvencesi. Dünya, çalışmalarımızı yakından görüyor, izliyor.
Akkuyu Nükleer Güç Santrali—işte somut örnek. Sadece elektrik üretecek, ülkemizin enerji arz güvenliğini sağlamaya yardım edecek. Santralin inşası uluslararası standartlara uygun şekilde sürüyor. Bu proje, Türkiye'nin enerji alanındaki iddiasının ve kararlılığının en büyük kanıtı aslında.
Şeffaflık ve İş Birliği Vurgusu
Cumhurbaşkanı'nın altını çizdiği bir diğer önemli husus da iş birliği ve şeffaflık oldu. Uluslararası kuruluşlarla—ki başında Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) geliyor—yakın temas halindeyiz. Çalışmalarımız onların denetimine açık. Yani, "Biz ne yaptığımızı biliyoruz ve dünyaya da gösteriyoruz" mesajı verildi.
Bu açıklamalar, Türkiye'nin bölgesel ve küresel barışa verdiği önemi bir kez daha gözler önüne serdi. Nükleer teknoloji, bizim için bir tehdit aracı değil, aksine kalkınma ve refahın anahtarı. Hedefimiz çok net: Güçlü, kendi kendine yetebilen bir Türkiye.
Sonuç olarak, bugün yapılan açıklama tüm spekülasyonlara set çekti. Türkiye, nükleer enerjiyi sadece ve sadece vatandaşının geleceği için, daha aydınlık yarınlar için kullanıyor. Yol haritamız bellidir.