Türkiye'nin su yönetimi alanındaki dev yatırımları dünyaya örnek oluyor. Cumhurbaşkanlığı Irak Özel Temsilcisi ve Orman ve Su İşleri eski Bakanı Prof. Dr. Veysel Eroğlu, Afyonkarahisar'da düzenlenen Türk Dünyası 1. Su Çalıştayı'nda ülkenin su alanındaki başarı hikayesini paylaştı.
Küresel Su Krizi ve Türk Dünyası İş Birliği
Prof. Dr. Veysel Eroğlu, "Su İçin Teknik Güç Birliği" temasıyla düzenlenen çalıştayda yaptığı konuşmada, iklim değişikliği, kuraklık ve suyun yanlış kullanımı nedeniyle dünyanın kritik bir eşikten geçtiğini vurguladı. Su yönetiminde ortak akıl ve teknik iş birliğinin artık zorunlu hale geldiğini belirten Eroğlu, Türk Dünyası arasında yeniden canlanan iş birliği çalışmalarının umut verici olduğunu ifade etti.
Eroğlu, "Devletler ayrı olabilir ama millet birdir. Azerbaycan için 'iki devlet, tek millet' diyorsak, Türk Dünyası için de 'birçok devlet, tek millet' demeliyiz. İş birliğini daha da güçlendirmek zorundayız" şeklinde konuştu.
Dünyada Su Krizi: Çarpıcı Rakamlar
Konuşmasında küresel su krizine dikkat çeken Eroğlu, dünyanın su dengesizliği ve tatlı su kıtlığına doğru sürüklendiğini açıkladı. Dünya su kaynaklarının %97'sinin tuzlu su, yalnızca %3'ünün tatlı su olduğunu hatırlatan Eroğlu, tatlı su kaynaklarının büyük bölümünün buzullar ve yer altı rezervlerinde bulunduğunu söyledi.
Eroğlu'nun paylaştığı çarpıcı verilere göre:
- 1,7 milyar insan içme suyu sıkıntısı çekiyor
- 400 milyon çocuk temiz suya erişemiyor
- Günlük 25 bin kişi sağlıksız su nedeniyle hastalanıyor
- Salgın hastalıkların %90'ı sudan bulaşıyor
Afrika ülkelerindeki su krizine de değinen Eroğlu, birçok bölgede insanların suya ulaşmak için kilometrelerce yürümek zorunda kaldığını anlattı.
Türkiye'nin Su Yönetimi Başarısı
Prof. Dr. Eroğlu, dünya nüfusunun son 50 yılda ikiye katlandığını, ancak su tüketiminin beş kata yakın arttığını açıkladı. İstanbul'dan verdiği örnekle durumu somutlaştıran Eroğlu, "1994'te İstanbul'da kişi başı su tüketimi 40 litreydi. Bugün 300 litre. Hem nüfus arttı hem tüketim arttı ama büyük düşünmenin ve doğru planlamanın sonucunda su krizini çözdük" dedi.
Türkiye'nin yağış açısından zengin bir ülke olmadığını vurgulayan Eroğlu, yağışların bölgesel ve mevsimsel olarak ciddi farklılık gösterdiğine dikkat çekti. Rize'de yılda 2.500 mm yağış düşerken, Konya Karapınar'da bu rakam 250 mm'ye kadar düşüyor. Türkiye'nin uzun yıllar ortalamasına göre yıllık 501 milyar m³ yağış almasına rağmen, teknik olarak kullanılabilir su miktarı 112 milyar m³ seviyesinde bulunuyor.
Kuraklık ve Baraj Yatırımlarının Önemi
Eroğlu, kuraklığın iklim değişikliğinden önce de var olduğunu, tarihsel döngülerin devam ettiğini belirterek, "1973 büyük kuraklığı ve devamındaki yedişer yıllık kuraklık döngüleri ortada. Yusuf Aleyhisselam'ın kıssasında bile yedi yıl bolluk, yedi yıl kıtlık vardır. Biz hem İSKİ'de hem bakanlıkta tüm planlamaları en kurak yıllara göre yaptık" ifadelerini kullandı.
Baraj ve gölet yatırımlarına yönelik eleştirilere de yanıt veren Eroğlu, "Yağışlarımızın büyük bölümü kış ve ilkbaharda düşüyor. Oysa sulama, tüketim ve sanayi ihtiyacı yaz aylarında artıyor. Bu nedenle suyu depolamak teknik bir zorunluluktur. Barajlara karşı çıkanlar suyun mevsimsel döngüsünü göz ardı ediyor" dedi.
Dev Yatırımlar ve Hedefler
Prof. Dr. Veysel Eroğlu, görev süresinde gerçekleştirilen dev yatırımları da özetledi:
- 716 baraj
- 624 hidroelektrik santral
- 1001 gölet ve tersip bendi
- 1633 modern sulama tesisi
- 302 içme suyu arıtma tesisi
- 5390 taşkın koruma yatırımı
Türkiye'nin bugün 200 milyar m³ su depolama kapasitesine ulaştığını belirten Eroğlu, bunun dünya standartlarında önemli bir başarı olduğunu vurguladı. Yabancı firmalara bağımlılığın azaltıldığını hatırlatan Eroğlu, "Dünyanın en modern içme suyu ve atık su arıtma tesislerini kendi mühendislerimizle yaptık. Yerli teknolojiyle dünyanın en yüksek barajlarından bazılarını inşa ettik" diye konuştu.
Konuşmasını Türkiye Yüzyılı vizyonuyla bağlayan Prof. Dr. Eroğlu, su yatırımlarının ülkenin gelecek hedeflerinin ayrılmaz parçası olduğunu söyledi: "Hedefi olmayan milletler tarih sahnesinden silinir. Bizim hedefimiz var: 2053, 2071, 2099… Türk Dünyası bu asra damgasını vuracaktır."