
O gece, Türkiye'nin kaderini değiştiren o karanlık gecede, bir ailenin hayatı da sonsuza dek değişti. 15 Temmuz 2016'da, vatanı için canını feda eden bir kahramanın ardından geride kalanlar, yürekleri dağlayan bir hikâyeye tanıklık etti.
Şehit düşen askerin ailesi, üç tabutla karşılaştı. Evet, yanlış duymadınız — üç tabut. Biri şehidin naaşı için, diğer ikisi ise ailenin yüreğindeki bitmeyen acının simgesi gibiydi adeta.
Bir Gece, Binlerce Kahraman
O gece sokaklara dökülen insanlar, tankların önüne yatanlar, ellerinde bayraklarla demokrasi nöbeti tutanlar... Hepsi bir destan yazdı. Ama bu destanın her satırında, bir ailenin gözyaşları da vardı.
"Bizim için artık 15 Temmuz sadece bir tarih değil" diyor şehidin babası, sesi titreyerek. "Oğlumun son nefesini verdiği an. Vatan için son kez gözlerini kapattığı o an..."
Üç Tabutun Sembolizmi
Peki neden üç tabut? Aile şöyle açıklıyor:
- Birinci tabut — şehidimizin fiziksel varlığının son yolculuğu
- İkinci tabut — ailenin bir daha asla tamamlanmayacak olan mutluluğu
- Üçüncü tabut — vatan uğruna feda edilen genç bir hayatın hüznü
Komşular anlatıyor: "Cenaze evine gittiğimizde, sanki zaman durmuş gibiydi. Anne, tabutların önünde dimdik ayaktaydı. 'Vatan sağ olsun' diyordu, ama gözyaşları kelimelerini boğuyordu."
Unutulmayacak Bir Miras
Bugün, şehidin odası hâlâ aynen duruyor. Annesi her sabah yatağını düzeltiyor, kitaplarının tozunu alıyor. "Belki bir gün gelir" diye mırıldanıyor bazen. Oğlunun askerlik fotoğrafı ise evin en güzel köşesinde — tam da güneşin ilk ışıklarının vurduğu yerde asılı.
15 Temmuz gecesi yaşananlar, sadece siyasi bir olay değil; yüzlerce ailenin ciğerine işleyen bir acının da adı. Ve bu şehit ailesi, o geceyi her 15 Temmuz'da üç tabutla anıyor — biri toprağa verilen, diğer ikisi yüreklerinde taşıdıkları...