Vatan İçin Canını Verenler: 18 Eylül'de Milletçe Anıldık | Sabah
18 Eylül Şehitleri Anma Günü: Milletçe Andık

Havalar soğumaya başlasa da, gönüllerdeki sıcaklık hiç dinmedi. 18 Eylül… Takvimler bu kutsal günü gösterdiğinde, Türkiye’nin dört bir köşesinden bir araya gelen binlerce insan, vatan uğruna canını feda eden şehitlerini andı. Kimi ellerinde karanfiller, kimi gözlerinde yaşlarla… Hepsi aynı duygu etrafında kenetlendi: Vefa.

Ankara’daki manzara ise görülmeye değerdi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, devlet erkanıyla birlikte şehitliklere akın etti. O anları yaşayanlar bilir—orada hissettiğiniz şey, kelimelere sığmaz. Bir milletin, kendisi için toprağa düşen evlatlarına olan borcunu sessizce ödediği anlardı bunlar.

Kabir Başında Dualar ve Minnet

Mezarlıkta yürürken hissettiğiniz o hüzünlü sessizlik, aslında en yüksek sesle söylenen sesti. İnsanlar, şehit kabirlerinin başında Fatihalar okuyor, ellerini açıyor, içlerinden geldiği gibi dua ediyorlardı. Kimi anneler, taşlara sarılıp oğullarını son kez öpmüş gibi hissediyor; babalar ise gurur ve acı arasında gidip geliyordu.

Belki de en çok etkileyen, küçük çocukların ellerinde Türk bayraklarıyla şehitlik köşelerinde dolaşmalarıydı. Henüz isimlerini bile telaffuz edemeyecekleri kahramanların hikâyelerini dinliyorlardı. İşte vefa, işte milli ruh—gelecek nesillere böyle aktarılıyor.

“Onlar Bizim İçin Ölmedi, Bizimle Yaşıyorlar”

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yaptığı konuşma, tam da bu ruhu yansıtıyordu. “Şehitlerimiz sadece birer isim değil, bu miletin ortak vicdanıdır,” dedi. Ve ekledi: “Onlar bizim için ölmedi, bizimle yaşıyorlar.” Bu sözler, orada bulunan herkesin yüreğine işledi. Belki de hepimiz, o an bir kez daha anladık: Vatan, kolay kazanılmıyor.

Anma törenleri sadece Ankara’yla sınırlı kalmadı. İstanbul’dan İzmir’e, Diyarbakır’dan Edirne’ye—Türkiye’nin her ili, her ilçesi, hatta pek çok köyünde benzer manzaralar yaşandı. İnsanlar şehitliklere, mezarlıklara akın etti. Kimi otobüslerle saatlerce yol katetti, kimi sabahın ilk ışıklarında yollara düştü. Amaç ortaktı: Vefasını göstermek.

Peki neden 18 Eylül? Bu tarih, Türkiye’nin yakın tarihindeki en acılı şehit verme günlerinden birine işaret ediyor. Her yıl, bu günün hatırlanması—sadece geçmişe bir saygı duruşu değil, aynı zamanda milli birliğin tazelenmesi anlamına da geliyor.

Gün boyu süren anmalar, akşam yaklaşırken daha da duygusal bir hal aldı. Mezarlıklarda yakan mumlar, kabir taşlarına bırakılmış kırmızı karanfiller ve okunan mevlütler… Gün biterken, herkes bir kez daha anladı: Bu topraklar, şehit kanlarıyla sulanmış kutsal bir vatan. Ve unutulmayacaklar—asla.