Ankara'nın politik koridorlarında dolaşan o bildik gergin hava, bu kez yerini düşündürücü bir analize bıraktı. HDP Diyarbakır Milletvekili Tuncer Bakırhan, terör meselesine dair konuştu - hem de öyle laf olsun diye değil, gerçekten üzerine düşünülmesi gereken şeyler söyledi.
Şöyle bir etrafa baksak, herkesin dilinde 'terörle mücadele' var ama Bakırhan'ın yaklaşımı farklı. O, işin özüne inmeye çalışıyor sanki. "Terör örgütünün bitme noktasına geldiği"ni söylüyor mesela - bu, oldukça iddialı bir tespit doğrusu.
Peki Ya Sonrası?
Asıl mesele burada başlıyor zaten. Örgüt bitme noktasına gelmiş olabilir ama - ve bu 'ama' çok önemli - kalıcı barışın tesisi için atılması gereken adımlar var. Bakırhan'ın altını çizdiği nokta tam da bu: Silahlar sussa bile, zihinlerdeki savaş bitmiyor.
Diyor ki: "Terörle mücadele sadece silahlı unsurları etkisiz hale getirmekle bitmiyor." Haklı değil mi? Yıllardır kanayan bu yara, ancak kapsayıcı politikalar ve toplumsal uzlaşıyla iyileşebilir.
Meclis'teki Sessiz Devrim
Bakırhan'ın sözleri aslında Meclis'te yankılanan daha büyük bir değişimin habercisi. Artık sadece 'terörle mücadele' değil, 'terörsüz bir Türkiye'nin nasıl inşa edileceği' konuşuluyor. Bu, oldukça radikal bir zihniyet değişimi bence.
Şu cümleler özellikle dikkat çekici: "Terör örgütünün sonunun geldiği bu dönemde, kalıcı barış ve istikrar için atılacak adımlar kritik önem taşıyor." Sanki bir kapı aralanıyor, yeni bir sayfa açılıyor gibi.
Gerçekçi Bir Bakış Açısı
Bakırhan'ın analizinde dikkat çeken bir diğer nokta da dengeli yaklaşımı. Ne aşırı iyimser ne de gereksiz karamsar. Terörle mücadelede kaydedilen ilerlemeyi takdir ederken, önümüzdeki zorlukları da görmezden gelmiyor.
"Terör örgütünün bitme noktasına gelmesi önemli bir aşama" diyor, "ancak asıl mücadele şimdi başlıyor." Bu, oldukça olgun bir politik duruş bana kalırsa.
Sonuçta? Türkiye'nin güvenlik iklimi değişiyor - hem de köklü bir şekilde. Bakırhan'ın sözleri bu değişimin sadece bir yansıması. Asıl hikaye, sessiz sedasız ilerleyen o derin dönüşümde yatıyor.
