Olaylar öyle bir hal aldı ki, artık kimin ne dediği belli değil. CHP'li Belediye Başkanı Mehmet Ünlü'nün polise direndiği iddiasıyla yargılandığı dava, son duruşmada tam anlamıyla sürprizlere sahne oldu.
Dünkü duruşmada tanık kürsüsüne çıkan polis memurlarının ifadeleri adeta birbirini yalanlarcasına çelişkilerle dolu. İşin ilginci, olay anına dair anlatılanların her seferinde değişmesiydi. Sanki herkes farklı bir film izlemiş gibiydi.
Tanık Beyanları Çelişkileri Ortaya Çıkardı
Bir polis memuru, "Başkanın bize fiziksel müdahalede bulunduğunu net olarak gördüm" derken, diğeri "İtme hareketi oldu ama şiddet içermiyordu" şeklinde ifade verdi. Bu çelişkili durum mahkeme salonunda şaşkınlık yarattı. Hakim bile ara sıra kaşlarını kaldırıp tanıkları daha dikkatli dinliyordu.
Olayın asıl ilginç yanı ise yeni tanık beyanları oldu. Mahkeme, olay anında orada bulunan ve daha önce ifadesi alınmayan iki kişinin dinlenmesine karar verdi. Bu tanıkların ne söyleyeceği merak konusu - belki de her şeyi tersine çevirecekler.
Savunma Tarafından Beklenmedik Hamle
Savunma avukatları ise hiç beklenmedik bir delil sundu: Olay yerindeki bir güvenlik kamerasının kayıtları. "Görüntülerde başkanın polise saldırmadığı açıkça görülüyor" iddiası mahkemede bomba etkisi yarattı. Ancak savcılık bu kayıtların "eksik ve manipüle edilmiş" olabileceğini öne sürdü.
Ünlü'nün avukatı, duruşma arasında gazetecilere yaptığı açıklamada sesi titreyerek, "Müvekkilim siyasi nedenlerle hedef gösteriliyor. Bu dava aslında demokrasimizin bir testidir" dedi. Söyledikleri kulaklarda çınlıyordu doğrusu.
Davanın Seyri Değişiyor mu?
Eski bir emniyet müdürü olan ve davayı yakından takip eden bir hukukçu, "Bu tür davalarda tanık çelişkileri genellikle işin rengini değiştirir" diyor. Gerçekten de öyle mi olacak, hep birlikte göreceğiz.
Bir sonraki duruşma için tarih 15 Aralık olarak belirlendi. O gün gelene kadar siyasi çevrelerde bu davanın konuşulacağı kesin. Muhalefet cephesinden gelen tepkiler ise giderek sertleşiyor - "siyasi operasyon" iddiaları artarak sürüyor.
Davayı izlemeye gelen bir vatandaşın söyledikleri her şeyi özetler nitelikteydi: "Gerçekleri öğrenmek istiyoruz, o kadar." Belki de herkesin tek istediği buydu.
