
Ne diyorduk? Siyasetin dili her zaman kırılgan bir çizgide yürür ama bazı sözler var ki, yürekleri dağlayıveriyor. İşte tam da böyle bir an, dün Meclis koridorlarında yaşandı.
CHP'li bir milletvekilinin güvenlik görevlilerine söylediği o talihsiz cümleler, adeta havayı buz kesti. "Daha kendinizi koruyamıyorsunuz" ifadesi, daha birkaç gün önce görev başında şehit düşen iki polis memurunun hatırasını anında canlandırdı zihinlerde. O an orada bulunanların anlattığına göre, bir anlık bir sessizlik oldu, sonra... Sonrası zaten hepimizin malumu.
Ortalık karıştı tabii. Kimi "Ne demek o?" diye sorarken, kimi de bu sözlerin ardındaki mantığı anlamaya çalışıyordu. Aslında olan biten, siyasetin gündelik telaşından çok daha derin bir meselenin, yani güvenlik güçlerimizin yaşadığı zorlukların ve kayıpların hafife alınamayacağını bir kez daha gösterdi.
Sosyal medyada durum farklı değil. Twitter'da bir yangın misali yayılan tepkiler, vatandaşların ne kadar hassas olduğunu ortaya koydu. "Şehitlerimize saygısızlık" diyenler de vardı, "Siyasetin sınırları aşıldı" diyenler de. Kısacası, herkesin üzerinde anlaştığı bir nokta vardı: Bazı sözler, geri alınamaz.
Muhalefet ve iktidar kanadından ise açıklamalar peş peşe geldi. Kimi bu sözleri şiddetle kınarken, kimi de context'in önemine vurgu yaptı. Ama şunu unutmamak lazım – siyasetçilerin kelimeleri, bazen yaraları deşebilir. Hele ki bu topraklarda, şehitlerimizin anısı söz konusu olduğunda...
Peki, sonuç? Belki de bu olay, hepimize bir uyarı: Siyaset, ne kadar sert olursa olsun, insanlığın ve saygının sınırlarını aşmamalı. Yoksa, toplumun vicdanında derin izler bırakabilir.