
Güneş, o sabah sanki daha solgun doğmuştu. Belki de gözyaşlarını saklamak için. Çünkü bugün, vatan uğruna canlarını feda eden kahramanlarımızı son yolculuklarına uğurlayacaktık.
Hava ağır, yürekler daha da ağırdı. Tören alanında bir araya gelen binlerce insanın gözlerindeki o tarifsiz hüzün, kelimelerle anlatılamazdı. Sanki zaman durmuş, herkes o anı yaşıyordu.
Son Görev, Son Veda
Tabutlar, Türk bayrağına sarılı bir şekilde omuzlarda taşınırken, "Vatan sağ olsun!" nidaları yeri göğü inletiyordu. Kimi anneler, evlatlarının cansız bedenine son kez dokunabilmek için çırpınıyordu. O anları görmek... İşte asıl kahramanlık, belki de bu acıya göğüs gerebilmekti.
İmamın okuduğu dualar, rüzgarla birlikte semaya yükselirken, bir baba şöyle diyordu: "Oğlum, seninle gurur duyuyorum." Cümle kısaydı ama yüklüydü. Yüklüydü çünkü içinde hem acı, hem gurur, hem de tarifsiz bir vatan sevgisi vardı.
Hüzün ve Gurur İç İçe
Tören alanında konuşan yetkililer, şehitlerimizin aziz hatırası önünde saygıyla eğildi. "Bu topraklar, canlarını feda edenler sayesinde ayakta" diyordu bir komutan. Haklıydı da... Her karışında şehit kanı olan bu vatan, kolay kazanılmamıştı.
- Şehit ailelerine taziyeler iletildi
- Askeri törenle son görev yerine getirildi
- Vatandaşlar ellerinde bayraklarla son yolculuğa eşlik etti
O gün, güneş batarken, şehitlerimizin ruhlarına Fatihalar gönderildi. Belki de cennetin kapıları onlar için ardına kadar açılmıştı. Çünkü onlar, vatan için can verenlerdi. Ve bu topraklar, onlar sayesinde vatan olmaya devam edecekti.