Haber dünyasını sarsan o gelişme nihayet aydınlandı. Geçtiğimiz aylarda gazeteci Fatih Altaylı'nın programında yaşananlar adeta bir bomba etkisi yaratmıştı. Program konuğunun sarf ettiği sözler, öyle hafife alınacak cinsten değildi hani.
M.E. isimli şahıs -ki kendisi o programda Cumhurbaşkanı'na yönelik olduğu iddia edilen tehditler savurmuştu- derhal gözaltına alınmıştı. Olayın üzerinden aylar geçti ama yargı süreci tüm hızıyla devam ediyor.
Mahkemeden Kritik Ara Karar
İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi, dün akşam saatlerinde önemli bir ara kararı açıkladı. Sanık M.E.'nin tutukluluk durumunun devamına hükmetti. Yani tahliye yok! Mahkeme heyeti, dosyadaki delillerin yeterli görüldüğünü ve tutukluluğun devamının zorunlu olduğuna kanaat getirdi.
Peki neden mi? Çünkü savcılık iddianamesinde oldukça ciddi suçlamalar yer alıyor. "Cumhurbaşkanı'na hakaret" ve "tehdit" suçlamaları hafife alınacak suçlar değil sonuçta. Hele ki bu suçlamalar kamuya açık bir televizyon programında işlenmişse...
Dava Süreci Nasıl İlerliyor?
Davayı yakından takip eden hukukçular, sürecin normal seyrinde ilerlediğini belirtiyorlar. Fakat şu var ki, medyanın yoğun ilgisi nedeniyle dava her an yeni bir sürprizle karşımıza çıkabilir. Nitekim son ara karar da beklenildiği gibi çıktı.
- Sanık M.E. halen cezaevinde tutuluyor
- Davada 10'a yakın tanık ifade verdi
- Teknik incelemeler ve dijital deliller titizlikle inceleniyor
- Bir sonraki duruşma tarihi henüz belli değil
Aslında bu dava, medya etiği ve ifade özgürlüğü sınırları konusunda da önemli tartışmalara yol açtı. Televizyon programlarında sarf edilen sözlerin hukuki sorumluluğu meselesi -hele ki böyle yüksek profilli bir davada- herkesi düşündürüyor doğrusu.
Peki Ya Fatih Altaylı'nın Konumu?
Program sunucusu Fatih Altaylı hakkında herhangi bir suçlama yok. Fakat olayın onun programında yaşanmış olması, medya camiasında epey konuşuldu. Altaylı, olay sonrası yaptığı açıklamada programın canlı yayın olduğunu ve konuğun sözlerini engellemenin mümkün olmadığını belirtmişti.
Yargıtay'ın benzer davalardaki içtihatları göz önüne alındığında, sanık M.E.'nin önünde uzun bir yargı süreci olduğu aşikar. Tutukluluk hali devam ederken, bir sonraki duruşmanın ne zaman yapılacağı merakla bekleniyor.
Bu davayı takip edenler için söyleyebilirim ki; yargı süreci tüm şeffaflığıyla devam ediyor. Fakat şu da var: Medyanın gücü ve sorumluluğu bir kez daha gündeme geldi. Canlı yayınlarda sarf edilen her sözün nasıl ağır sonuçlar doğurabileceğini hep birlikte görüyoruz.