Tam da herkesin gündelik işlerine daldığı bir sabah, jandarma adeta bir şimşek gibi çaktı. 32 ili aynı anda saran bir operasyonla -evet, yanlış duymadınız- otuz iki farklı şehirde FETÖ/PDY'nin sözde 'silik' şüphelilerine yönelik kapsamlı bir harekât başlatıldı.
Ve işte o kritik detay: gözaltına alınan 66 şüpheliden tam 41'i, çok geçmeden tutuklanarak cezaevine gönderildi. Geri kalan 25 kişi için ise adli kontrol şartıyla serbestlik kararı çıktı. Kim bilir, belki de bu operasyon örgütün iç yapılanmasına dair çok daha büyük bilgilere ulaşmamızı sağlayacak.
Operasyonun Anatomisi: Nasıl Gerçekleşti?
Jandarma Genel Komutanlığı'nın İstihbarat Başkanlığı -ki bu birim özellikle son dönemde oldukça etkili çalışmalara imza atıyor- örgütün 'silik' olarak tabir edilen üyelerine yönelik hummalı bir çalışma yürütmüş. Aylar süren takip, dinleme ve fiziki surveillance'ın ardından, artık harekete geçme zamanının geldiğine kanaat getirilmiş.
Operasyonun startı verildiğinde, adeta bir senkronize baleyi andırırcasına, 32 ildeki ekipler aynı anda kapıları çalmış. Şafak vaktiydi ve çoğu şüpheli, daha ne olduğunu anlayamadan gözaltına alınmıştı. İnsan düşünmeden edemiyor - acaba örgüt, bu kadar geniş çaplı bir operasyonun yaklaştığından haberdar mıydı?
Tutuklamalar ve Yargı Süreci
Gözaltına alınan 66 şüpheliden 41'i, çıkarıldıkları nöbetçi sulh ceza hakimliğince 'yeterli şüphe unsuru' bulunduğu gerekçesiyle tutuklandı. Bu hiç de azımsanacak bir rakam değil, değil mi? Kalan 25 şüpheli ise -her ne kadar serbest kalsalar da- adli kontrol altına alındı. Yani, bildiğiniz gibi, seyahat yasağı ve düzenli imza verme zorunluluğu gibi çeşitli kısıtlamalarla hayatlarına devam edecekler.
Peki ya sonrası? Operasyonun devamı gelecek mi? Yetkili kaynaklar, soruşturmanın derinleşerek süreceğini ve yeni gözaltıların olabileceğini belirtiyor. Anlaşılan, bu sadece bir başlangıç.
Jandarmanın bu hareketi, özellikle terörle mücadele konusundaki kararlılığını bir kez daha gözler önüne serdi. Unutmayalım ki, bu tür operasyonlar sadece suçluları yakalamakla kalmıyor, aynı zamanda toplumun geri kalanına da 'güvende olduğu' mesajını veriyor. Nihayetinde, güvenlik güçlerimizin bu tür çabaları takdir etmekten başka ne yapabiliriz ki?
