Sabahın erken saatlerinde ülke genelinde adeta bir yıldırım operasyon başladı. Tam 50 farklı şehirde, FETÖ terör örgütüne yönelik eş zamanlı düzenlenen operasyonlarda gözaltına alınan 186 şüphelinin 154'ü tutuklanarak cezaevine gönderildi. Gerçekten çarpıcı bir rakam bu.
İstanbul merkezli yürütülen bu kapsamlı operasyonda, örgütün elebaşlarıyla irtibatlı olduğu belirlenen çok sayıda şüpheli hakkında işlem yapıldı. Savcılık talimatıyla harekete geçen ekipler, şafak sökmeden başlattıkları operasyonlarla adeta bir gecede örgüt yapılanmasına büyük bir darbe indirdi.
Operasyonun Anatomisi: Nasıl Gerçekleşti?
Aslında bu operasyonların temeli günler öncesinden atılmıştı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın koordinesinde yürütülen soruşturma kapsamında, örgütün finans, iletişim ve lojistik yapılanmasına yönelik somut deliller toplanmıştı. Neredeyse her ilde ayrı ayrı hazırlanan dosyalar, nihayet bugün uygulamaya konuldu.
Operasyonlar sırasında şüphelilerin evlerinde ve iş yerlerinde yapılan aramalarda, örgütle bağlantıyı kanıtlayan dijital materyaller, belgeler ve çok sayıda şifreli iletişim aracı ele geçirildi. İşin ilginç yanı, bazı şüphelilerin operasyon haberi üzerine delilleri yok etmeye çalıştığı ancak bunda başarılı olamadıkları öğrenildi.
Sayılarla Operasyon
- 50 farklı ilde eş zamanlı operasyon
- Toplam 186 şüpheli gözaltına alındı
- 154 şüpheli tutuklandı
- 32 şüpheli adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı
- Binlerce sayfa dijital ve fiziksel delil toplandı
Yargılamaların İstanbul'da devam edeceği öğrenilirken, tutuklanan şüphelilerin çoğunun örgütün farklı kademelerinde yer aldığı belirtiliyor. Aslına bakarsanız, bu kadar geniş çaplı bir operasyonun bu kadar sessiz sedasız planlanıp uygulanabilmesi bile başlı başına dikkat çekici.
Güvenlik kaynakları, operasyonların devam edeceğini ve örgüt yapılanmasına yönelik çalışmaların aralıksız süreceğini vurguluyor. Son dönemde artan bu operasyonların, terör örgütlerine yönelik mücadelede önemli bir mesaj taşıdığı aşikar.
Peki ya sonrası? Tutuklamaların ardından başlayan yargı sürecinin de en az operasyon kadar önemli olduğunu söylemek gerekiyor. Çünkü bu tür davalar sadece adaletin tecellisi açısından değil, toplumun huzuru açısından da hayati önem taşıyor.
