Küresel Sükunet Filosu'nda Kritik Uyarı: İHA Hareketliliği Tırmanıyor, 'Yüksek Riskli Bölgeye Girdik'
Küresel Sükunet Filosu'nda İHA Krizi: Yüksek Risk

Gökyüzündeki sessiz dans giderek daha tehlikeli bir hal alıyor. Küresel Sükunet Filosu Komutanı Tuğgeneral Anders A. Friis'in yaptığı son açıklama, adeta soğuk su etkisi yarattı. Durumun ciddiyetini anlatırken ses tonundaki o hafif titreme, her şeyi anlatmaya yetiyordu aslında.

"Bölgedeki İHA hareketliliğinde kayda değer bir artış var" diyor Friis, kelimeleri özenle seçerek. Sanki her sözcük bir mayın tarlasından geçiyormuş gibi. Bu artış öyle sıradan bir durum değil - neredeyse istikrarlı bir yükseliş trendi oluşturmuş durumda.

Risk Seviyesi Tavan Yaptı

Aslında işin can alıcı noktası şu: Artık 'yüksek riskli bölge' olarak adlandırılan bir alana girdik. Bu terimi duyduğunuzda içiniz ürpermiyorsa, durumu hafife alıyorsunuz demektir. Askeri terminolojide bu ifade, işlerin ciddiye bindiğinin en net göstergesi.

Geçen haftaki verilerle kıyaslandığında -inanması güç ama- İHA aktivitelerinde neredeyse %40'lık bir sıçrama var. Bu sadece sayısal bir artış değil, aynı zamanda operasyonların karmaşıklığında da gözle görülür bir tırmanış anlamına geliyor.

Peki Ya Sonrası?

Friis'in eklediği bir detay daha var ki, gerçekten düşündürücü: "Durum değerlendirmemiz sürekli güncelleniyor." Bu cümle, aslında her şeyin kontrol altında olduğunu söylemek isterken tam tersi bir etki yaratıyor. İnsan ister istemez "Acaba neler oluyor da sürekli güncelleme gerekiyor?" diye soruyor kendine.

Gözlemcilerin aktardığına göre, bölgedeki gerilim hissedilir düzeyde. İnsansız hara araçlarının bu denli yoğunlaşması, normalde 'sükunet' olarak adlandırılan bir filo için oldukça anormal bir durum. Adeta barışı korumak için gönderilmiş bir birliğin etrafında savaş bulutları toplanıyor.

Sonuç olarak, Küresel Sükunet Filosu için işler hiç de kolay görünmüyor. İHA'ların bu artan varlığı -kimin olduğu belirsiz- yeni bir stratejik gerçekliğin habercisi olabilir. Friis'in de dediği gibi, "Yüksek risk artık yeni normalimiz." Ve bu yeni normal, hepimizi tedirgin etmeye yetiyor.