İstanbul siyasetinin suları bir kez daha bulandı. Bu seferki fırtına, Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nu ve en yakın çalışma arkadaşlarını hedef alan oldukça ciddi iddialarla geliyor. Ortalığı toz duman eden o iddia ne mi? Casusluk!
Evet, yanlış duymadınız. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın hazırladığı iddianame, adeta bomba etkisi yarattı. İmamoğlu'nun belediye başkanlığı döneminde -inanması güç ama- yabancı istihbarat servisleriyle gizli temaslar kurduğu ve bu ilişkileri örtbas etmek için çeşitli yöntemlere başvurduğu öne sürülüyor.
İddianamede Yer Alan Çarpıcı Detaylar
Olayın en can alıcı noktası şu: Savcılık, İmamoğlu'nun yabancı servislerle "düzenli ve sistematik" bir iş birliği içinde olduğunu iddia ediyor. Peki nasıl? Görünüşe göre bu temaslar öyle gelişigüzel değil, tam tersine oldukça organize bir şekilde yürütülmüş.
- Yabancı istihbarat ajanlarıyla yapılan görüşmelerin kayıt altına alınmaması için özel çaba sarf edildiği
- Bu görüşmelerin genellikle resmi olmayan, gözlerden uzak mekanlarda gerçekleştirildiği
- İletişim için şifreli kanalların kullanıldığı iddiaları
Bütün bunlar, iddianamede yer alan iddialar arasında. Tabii ki İmamoğlu ve ekibi bu suçlamaları şiddetle reddediyor. "Siyasi bir komplo" olduğunu söylüyorlar. Ama savcılık, elindeki delillerin oldukça somut olduğunda ısrarcı.
Siyasi Arenada Deprem Etkisi
Bu iddialar, Türkiye siyasetinde zaten var olan gerilimi katbekat artırdı. Muhalefet cephesinden gelen tepkiler oldukça sert. "Bu ülkede artık muhalefet olmanın bedeli mi casuslukla suçlanmak?" diye soruyorlar. Hükümet kanadı ise daha temkinli, "Yargı sürecinin işlemesini bekliyoruz" açıklamaları yapıyor.
Aslında bu olay, Türkiye'nin siyasi tarihinde benzeri görülmemiş bir vaka değil. Ama ölçeği ve iddiaların ciddiyeti gerçekten dikkat çekici. Bir büyükşehir belediye başkanının doğrudan yabancı istihbarat servisleriyle bağlantı kurmakla suçlanması, her gün rastlanan bir durum değil sonuçta.
Peki Ya Sonuçları?
Bu davanın siyasi sonuçları ne olur? Kimse kesin bir şey söyleyemez şu an. Ama şurası açık: İmamoğlu'nun siyasi kariyeri ve Türkiye muhalefetinin geleceği açısından hayati önem taşıyor. Eğer iddialar kanıtlanırsa, Türk siyasi tarihinde yeni bir sayfa açılabilir. Kanıtlanmazsa, muhalefetin uzun süredir dile getirdiği "düzmece davalar" söylemi güç kazanacak.
Davanın seyri hepimizi şaşırtabilir - siyaset öyle öngörülemez bir alan ki. Ama bir gerçek var: İstanbul'da siyasi gerilim yeniden tırmanışta ve bu dava, önümüzdeki günlerde çok daha fazla konuşulacak gibi görünüyor.