İstanbul... Dünyanın en stratejik şehirlerinden biri. Peki bu kadim şehrin en hassas verilerinin yabancı istihbarat servislerinin eline nasıl geçtiğini hiç düşündünüz mü? İşte cevabı insanın kanını donduran cinsten.
Olay sandığınızdan çok daha karmaşık. Basit bir seçim kampanyası masalına inanmayın - bu işin içinde çok daha büyük oyunlar dönüyor. Adeta gerilim filmlerini aratmayan bir senaryo ile karşı karşıyayız.
Veri Aktarımının Şok Edici Mekanizması
Detaylara inince insan "Bu kadar da olmaz artık!" diyor. Verilerin aktarılma yöntemi o kadar ustaca planlanmış ki, uzun süre fark edilmeden devam etmiş. İstanbul'un demografik yapısı, altyapı bilgileri, güvenlik noktaları - kısacası şehrin nabzını tutan her şey adeta ele verilmiş.
Peki kim, neden yapmış bunu? İşte asıl can alıcı soru bu. Görünen o ki arka planda çok daha büyük bir puzzle'ın parçaları var.
Uluslararası Bağlantılar Dehşet Verici
CIA, Mossad ve MI6... Bu üçlünün aynı masada oturduğunu hayal edin. İstanbul'un verileri için kurulan bu ilginç ittifak, aslında hiç de sıradan bir durum değil. Normalde birbirleriyle rekabet halinde olan bu servislerin İstanbul için işbirliği yapması, durumun vahametini gözler önüne seriyor.
Ortada ciddi bir istihbarat savaşı var ve maalesef İstanbul bu savaşın tam merkezinde yer alıyor. Düşünmesi bile insanı ürpertiyor değil mi?
ABD ve Avrupa'nın Rolü Ne?
Washington ve Avrupa başkentlerinden gelen sessizlik aslında her şeyi anlatıyor. Bu kadar büyük bir operasyonun onların bilgisi dışında yapılmış olması mümkün değil. Hatta bazı uzmanlara göre bu işte parmağı olanların sayısı sanılandan çok daha fazla.
Ortada sadece veri aktarımı değil, aynı zamanda Türkiye üzerinde etki kurma çabası var. İstanbul gibi devasa bir şehrin kontrolü kimin elinde olursa, bölgedeki güç dengesi de ona göre şekilleniyor çünkü.
Durum gerçekten içler acısı. Bir şehrin geleceği, insanların güvenliği uluslararası bir satranç tahtasında piyon olarak kullanılıyor. Ve en kötüsü, bunu yapanların yüzündeki gülümseme...
Peki Ya Sonrası?
Bu skandalın üzeri kapatılmaya çalışılsa da, artık kedi candan çıkmış durumda. İstanbul halkı hak ettiği güvenliği tekrar nasıl kazanacak? Veriler geri alınabilecek mi? Yoksa bu gemiyi çoktan mı kaçırdık?
Uzmanların kafası karışık. Kimi "Artık çok geç" derken, kimi hala umutlu. Ancak şu kesin: İstanbul bir daha asla eskisi gibi olmayacak. Bu şehrin hafızasına kazınan bu kara leke, uzun süre silinmeyecek gibi görünüyor.
Son düşünce: Belki de asıl sorulması gereken, bir sonraki hedefin hangi şehrimiz olacağı. Çünkü bu tür operasyonlar genellikle tekil olmuyor maalesef.