Atina'daki ofislerde haritalar masalara yayılmış durumda. Gözler Ege'nin mavi sularında - Türkiye'nin yeni nesil füze sistemleri bölgedeki tüm denklemleri baştan yazıyor adeta. Yunanistan'ın askeri analistleri, bu gelişmeleri 'dikkatle izliyor' demek hafif kalır, sanırım uykuları kaçmış vaziyetteler.
Olay şu: Türk savunma sanayii son dönemde öyle sistemler geliştirdi ki, bölgedeki askeri dengeler kökünden sarsılıyor. Yunan medyası bu durumu 'Türk füzeleri bölgesel hakimiyeti değiştirebilir' diye yorumluyor - ki abarttıklarını düşünmüyorum açıkçası.
Stratejik Harita Yeniden Çiziliyor
Ege'nin iki yakası arasındaki bu sessiz gerilim aslında yeni değil. Ama Türkiye'nin füze teknolojisindeki sıçrama, işte o 'oyunu değiştiren' hamle oldu. Yunanistan'ın askeri yetkilileri, komşularının bu kabiliyet artışını nasıl dengeleyeceklerini kara kara düşünüyorlar.
Kimileri için bu sadece teknik bir gelişme - bana kalırsa çok daha fazlası. Bölgedeki güç dengeleri, ittifaklar, hatta diplomatik masadaki kartlar bile yeniden dağıtılıyor. Ve Yunan tarafı, elindeki eski kozların değer kaybettiğini fark etmiş durumda.
Sayılardan Öte Bir Gerçek
Roketlerin menzili, isabet oranları falan... Evet, bunlar önemli. Ama asıl mesele şu: Türkiye artık kendi savunma sistemlerini kendisi üretiyor. Bu sadece askeri değil, psikolojik bir üstünlük sağlıyor. Yunanistan'ın endişesi de zaten bu 'kendi kendine yeterlilik' durumundan kaynaklanıyor bence.
Haritalara bakıyorsunuz - Ege'deki her nokta, her adacık stratejik önem kazanmış. Türk füzelerinin erişim alanı genişledikçe, Yunanistan'ın geleneksel savunma anlayışı da sınanıyor. 'Acaba yeterli mi?' sorusu Atina'daki birçok askeri planlamacının kafasını kurcalıyor.
Durum şöyle özetlenebilir: Türkiye teknolojik atılımla bölgedeki askeri varlığını güçlendirirken, Yunanistan bu gelişmeleri hem yakından takip ediyor hem de kendi stratejilerini gözden geçiriyor. Ege'deki bu 'sessiz satranç oyunu'nda yeni hamleler beklemek şaşırtıcı olmaz.