ABD'de Filistin Yanlısı Göstericilere Özel Birim: Rumeysa Öztürk'ün Gözaltı Skandalı!
ABD'de Filistin Destekçilerine Özel Birim

Amerika'nın göbeğinde, barışçıl protesto hakkının tam gözümüzün önünde nasıl çiğnendiğine tanık olduk. Rumeysa Öztürk ismi, bir anda tüm dünyada yankılanırken, aslında olan bitenin sadece görünen kısmıydı.

New York'ta Filistin'e destek için toplanan kalabalığın içindeydi Rumeysa. Kimdi bu genç kadın? Sadece fikirlerini dile getiren, inandığı değerler uğruna meydanlara inmiş sıradan biri. Ama öyle mi oldu? Hayır.

Özel Birim Devrede: "Protestocu Avı" Başlıyor

Olay şuydu: ABD polisi, Filistin yanlısı göstericilere yönelik özel olarak oluşturulmuş bir birimle operasyon yapıyordu. Bu birim, adeta "avcı" gibi çalışıyor, sosyal medyadan topladığı bilgilerle insanları hedef alıyordu. Rumeysa da bu hedeflerden biri oldu - hem de haksız yere!

Gözaltı süreci tam bir karmaşaydı. Bir anda etrafını saran polisler, hiçbir somut delil olmadan onu alıp götürdüler. O anki şaşkınlığını, korkusunu düşünsenize? Haklı olmanın verdiği güvenle meydana inmişsin, bir de bakmışsın ki tutuklanıyorsun.

Hukuk Sisteminde Çarpıklık

Avukatların dilinden düşürmediği bir gerçek var: Rumeysa'nın gözaltına alınması için hiçbir yasal dayanak yoktu. Peki neden yapıldı o zaman? Cevap basit: Gözdağı vermek. Protesto hakkını kullananlara "bakın başınıza neler gelir" demek.

Şimdi düşünüyorum da, Amerika denen ülke dünyaya demokrasi dersi vermeye kalkıyor ama kendi içinde en temel hakları çiğniyor. İronik değil mi sizce?

  • Gözaltı süresince avukatıyla görüşmesi engellendi
  • Kendisine yöneltilen suçlamalar asılsız çıktı
  • Serbest bırakılmasına rağmen psikolojik travma yaşadı

Olayın belki de en vahim yanı, bu tür uygulamaların sadece Rumeysa'yla sınırlı kalmaması. Onlarca, yüzlerce insan benzer muamelelere maruz kaldı. Kimilerinin ismini bile duymadık.

Medya Neredeydi?

Anaakım medyanın bu olaya yaklaşımı ise ayrı bir tartışma konusu. Olayı ya görmezden geldiler ya da çarpıtarak aktardılar. Sanki özgür basın diye bir şey kalmamış gibi davrandılar.

Rumeysa serbest kaldı, evet. Ama yaşadığı psikolojik hasar kolay kolay geçmeyecek. Üstelik bu tür vakalar, demokrasinin sadece sandıktan ibaret olmadığını, sokakta, meydanda yaşandığını unutanlara acı bir ders niteliğinde.

Sonuçta, bir genç kadının hikayesi aslında çok daha büyük bir resmin parçası. İnsan hakları, ifade özgürlüğü, adalet... Tüm bu kavramlar Rumeysa'nın yaşadıklarıyla yeniden sorgulanıyor. Ve maalesef cevaplar hiç de iç açıcı değil.