Washington'dan gelen haberler adeta bomba etkisi yarattı. ABD yetkililerinin Filistin yanlısı aktivistlere yönelik oluşturduğu özel birimin, tamamen hukuk dışı uygulamalara imza attığı anlaşıldı. İnanması güç ama Rumeysa Öztürk isimli aktivist, hiçbir somut delil olmadan gözaltına alınmış.
Olayın perde arkası düşündürücü. Öztürk'ün avukatları, müvekkillerinin ifade özgürlüğü kapsamında yaptığı barışçıl eylemler nedeniyle hedef alındığını iddia ediyor. "Bu bir kara leke" diyorlar ve ekliyorlar: "Demokrasi beşiği olarak bilinen bir ülkede yaşanmaması gereken bir skandal."
Özel Birimin Karanlık Yüzü
İç güvenlik kaynaklarına göre, bu özel birim geçen yıl sessiz sedasız kurulmuş. Amaçları Filistin yanlısı protestoları izlemekmiş gibi görünüyordu ancak işler çığırından çıkmış. Rumeysa Öztürk vakası, buzdağının sadece görünen kısmı olabilir.
Düşünsenize - sırf fikirlerinizden dolayı gözaltına alınıyorsunuz. Üstelik bunu dünyanın en güçlü demokrasilerinden birinde yaşıyorsunuz. İronik değil mi?
Hukukçlar İsyanda
İnsan hakları örgütleri zaten aylardır uyarıyordu: "Özgürlükler aşındırılıyor" diye. Şimdi ellerinde somut bir kanıt var. ACLU'dan bir avukatın dediği gibi, "Bu sadece Rumeysa'nın değil, hepimizin meselesi artık."
Olayın en vahim yanı ise gözaltı kararının dayanağının neredeyse hiç olmaması. Yani? Yani birileri kanunları kendi keyfine göre büküyor, o kadar.
Sessiz Kalanlar ve Konuşanlar
Resmi makamlar hala net bir açıklama yapmış değil. Oysa medya ve sivil toplum ısrarla cevap bekliyor. Sosyal medyada ise tepkiler çığ gibi büyüyor. #FreeRumeysa etiketiyle binlerce paylaşım yapılıyor.
Bu skandal bize ne gösteriyor peki? Belki de özgürlüklerin sandığımızdan daha kırılgan olduğunu. Ya da gücü elinde bulunduranların bazen sınır tanımadığını.
Rumeysa Öztürk serbest bırakılmış olsa da, bu olayın yaraları kolay kolay kapanmayacak gibi görünüyor. Hem onun hayatında hem de Amerikan adalet sisteminin itibarında derin izler bıraktı.
