Bazen öyle anlar olur ki, insanlığa dair tüm umutlarımız tükenmek üzere sanırsınız. İşte tam böyle bir dönemde, Türkiye'nin dört bir yanından yükselen bir ses her şeyi değiştirdi. Aktivizm denince aklınıza ne geliyor? Protestolar mı, pankartlar mı? Aslında işin özü çok daha derinlerde.
Geçtiğimiz günlerde yaşananlar, tam da bu derinliği gözler önüne serdi adeta. Bir grup sıradan insanın olağanüstü çabası, toplumun kanayan yaralarına merhem oldu. Ve şunu söylemeliyim ki - insanın içini ısıtan türden bir hikayeydi bu.
Küçük Dokunuşların Büyük Etkisi
Olay şu: Bir avuç idealist, "yapabiliriz" dedi ve ardından gelen dalga inanılmazdı. Mahallelerde, sokaklarda, hatta sosyal medyanın sanal koridorlarında filizlenen bu dayanışma ağı, kısa sürede ülke geneline yayıldı. Kimi bir ihtiyaç sahibine gıda kolisi ulaştırırken, kimi terk edilmiş hayvanlar için barınak kurdu. Kimi de - belki de en önemlisi - yalnız hissettiren insanlara "yanındayım" diyebildi.
Aslında bu hareketin en çarpıcı yanı ne biliyor musunuz? Planlı, programlı, büyük bütçeli bir organizasyon olmaması. Tam tersine, samimi ve içten girişimlerin birleşmesiyle oluşan organik bir yapıydı. İnsanların "bir şeyler yapmalıyım" hissiyle harekete geçmesi, sonunda dev bir dalgaya dönüştü.
Toplumsal Dönüşümün Sessiz Devrimi
Peki nasıl oldu da bu kadar hızlı yayıldı? Cevap basit aslında: İnsanların kalbine dokunabildi çünkü. Günlük hayatın koşuşturmasında unuttuğumuz bir gerçeği hatırlattı bize - birlikte daha güçlüyüz. Ve şu an itibarıyla, onlarca şehirde yüzlerce gönüllü bu dayanışma ruhunu yaşatmaya devam ediyor.
Belki de en güzeli, bu hareketin sadece maddi yardımla sınırlı kalmamasıydı. İnsanlar arasındaki güven bağlarını onarmak, umutları yeniden yeşertmek gibi soyut ama paha biçilmez katkıları oldu. Toplum olarak - itiraf edelim - biraz yıpranmıştık. Bu taze nefes, hepimize iyi geldi.
Sonuç olarak, Türkiye'de yaşanan bu aktivizm dalgası bize şunu gösterdi: Değişim için büyük olmak şart değil. Samimi ve sürdürülebilir küçük adımlar, zamanla dev dalgalara dönüşebiliyor. Ve insanlık - ne kadar zor zamanlardan geçerse geçsin - içinde hep bir umut ışığı taşıyor.