Gözlerini Gazze'ye çeviren dünya, orada yaşananları görmezden gelmeye devam ediyor. Ama Türkiye sessiz kalmıyor, kalmayacak da. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Tekin'in bugünkü açıklamaları tam da bu noktada adeta bir çığlık gibi yankılandı.
Bakan Tekin, insan hakları mahkemelerinin Gazze'deki duruma müdahale etmemesini eleştirirken, "Daha ne olmasını bekliyorlar?" diye sordu. Bu soru aslında hepimizin aklından geçen o büyük soruyu dile getiriyordu. Daha kaç çocuk ölecek? Daha kaç ev yıkılacak? Daha ne kadar acı çekilecek?
Uluslararası Sessizlik Skandalı
Tekin'in sözleri öyle sıradan bir diplomatik açıklama değildi. İçinde öfke vardı, hayal kırıklığı vardı, ama en çok da insanlık onurunun savunucusu olmanın kararlılığı vardı. "İnsan hakları mahkemeleri nerede?" diye sorarken aslında tüm dünyaya bir ayna tutuyordu.
Gazze'de yaşananlar -kelimenin tam anlamıyla- bir insanlık dramı. Evet, dram diyorum çünkü başka bir kelime bulamıyorum. Çocuklar ölüyor, anneler ağlıyor, babalar çaresiz. Ve dünya seyrediyor. Sadece seyrediyor.
Türkiye'nin Duruşu Net
Bakan'ın vurguladığı gibi, Türkiye bu konuda üzerine düşeni yapmaya devam edecek. Sadece sözle değil, fiilen de. Yardımlar, diplomatik girişimler, uluslararası platformlardaki çabalar... Hepsi insanlık onurunu korumak için.
Peki ya diğerleri? İnsan haklarından bahseden o büyük kuruluşlar nerede? Onların insan hakları sadece belirli coğrafyalarda mı geçerli? Bu çifte standardın adını koymak gerekiyor artık.
Bakan Tekin'in ses tonundaki o kararlılık, aslında Türkiye'nin bu konudaki tavrının da bir yansıması. Biz susmayacağız. Gündem değişse de, dünya unutsa da, Gazze'de yaşanan insanlık trajedisini hatırlatmaya devam edeceğiz.
Belki de en çarpıcı olan, uluslararası kuruluşların bu kadar açık insan hakları ihlalleri karşısındaki sessizliği. Bu sessizlik aslında bir onaylamadan farksız. Ya da daha kötüsü - umursamazlık.
İnsanlık Sınavı
Gazze bugün bir insanlık sınavı aslında. Hepimizin sınavı. Dünyanın sınavı. Ve görünen o ki, pek çok ülke ve kuruluş bu sınavdan sınıfta kalıyor.
Bakan Tekin'in sorusu aslında hepimize yöneltilmiş bir soru: "Daha ne olmasını bekliyoruz?" Her yeni ölüm, her yıkılan ev, her yetim kalan çocuk aslında bu sorunun cevabı olmalı. Ama görünen o ki, bazıları için hiçbir şey yeterli değil.
Türkiye'nin bu konudaki duruşu net. Bakan'ın da dediği gibi, insan hakları evrenseldir, coğrafi sınır tanımaz. Ya hepimiz için geçerli olacak, ya da hiçbirimiz için.
