İşgal altındaki Batı Şeria'da Filistinli çiftçilere yönelik yıkım ve tahribat eylemleri devam ediyor. Son olarak, bölgedeki Hillat el-Hums mevkiinde, İsrail yerleşimcilerinin yaklaşık 850 adet üzüm ve zeytin ağacını yok ettiği bildirildi.
Tarım Alanlarına Yönelik Sistematik Tahribat
Bedevi Haklarını Savunma Örgütü (BEYDER) tarafından yapılan açıklamada, olayın detayları paylaşıldı. Açıklamaya göre, Filistin topraklarını gasbeden İsrailliler, Hillat el-Hums bölgesinde Filistinli çiftçilere ait tarım arazilerine saldırdı. Saldırganlar, 500 üzüm ağacı ve 350 zeytin ağacını tahrip etmenin yanı sıra, çiftçilere ait tarım kulübelerini yıktı ve yaklaşık 10 dönümlük tarım alanının çitlerine zarar verdi.
BEYDER, bu bölgede uzun süredir günlük ihlallerin yaşandığını vurguladı. İsrail yerleşimcilerin inek ve koyun sürülerini kasıtlı olarak ekili arazilere soktuğu, tarım alanlarına girerek sürekli zarar verdiği ifade edildi. Bu sistematik saldırılar nedeniyle Masafir Yatta bölgesinin en fazla zarar gören yerlerden biri haline geldiği kaydedildi.
Ekim Ayında Kayıtlara Geçen 766 Saldırı
Filistin yönetimine bağlı Duvar ve Yerleşim Direniş Komisyonu'nun verileri, saldırıların boyutunu gözler önüne seriyor. Komisyona göre, yalnızca ekim ayında Filistinlilere yönelik yaklaşık 766 saldırı kayıtlara geçti. İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik saldırılarını başlattığı Ekim 2023'ten bu yana, işgal altındaki Batı Şeria ve Doğu Kudüs'te de gözaltı, baskın ve saldırı olaylarında ciddi bir artış yaşanıyor.
Can Kaybı ve Gözaltı Sayıları Endişe Verici
Son dönemdeki şiddet olaylarının bilançosu ağır. İsrail ordusu ve yerleşimcilerin saldırıları sonucunda, Ekim 2023'ten bu yana Batı Şeria'da 1085 Filistinli hayatını kaybetti. Aynı dönemde 11 bin kişinin yaralandığı ve 21 binden fazla kişinin gözaltına alındığı belirtiliyor. Bu rakamlar, bölgede insani durumun giderek kötüleştiğini ve uluslararası toplumun acil müdahalesine duyulan ihtiyacı bir kez daha ortaya koyuyor.
Zeytin ve üzüm ağaçları, Filistinliler için yalnızca bir geçim kaynağı değil, aynı zamanda topraklarına olan bağlılığın ve kültürel mirasın bir simgesi. Bu ağaçlara yönelik saldırılar, ekonomik tahribatın ötesinde, sembolik bir yok etme politikasının parçası olarak değerlendiriliyor.