Güneşin Batı Şeria'nın kadim zeytin ağaçlarının üzerine vurduğu bir öğle vakti, asırlık bir gelenek yeniden hayat buluyordu. Taşlı tarlalarda, aileler birlikte zeytin topluyor, hasat mevsiminin o kısacık neşesini yaşamaya çalışıyordu. Fakat bu sakin manzara aniden kan ve gözyaşına dönüştü.
İsrailli yerleşimciler - silahlı ve öfke dolu - Filistinli çiftçilere saldırdı. Sanki bir av partisi başlamıştı. Taşlar, sopalar ve bazen de kurşunlar yağmaya başladı o masum insanların üzerine. Zeytin toplamak, onlar için ölüm kalım meselesine dönüşüverdi bir anda.
Toprakların Acı Gerçeği
Aslında bu, ilk değil. Yıllardır süren bir korku filmi gibi her hasat mevsimi yeniden başlıyor bu vahşet. Filistinlilerin bin yıllık geçmişe sahip zeytinlikleri, işgalci yerleşimcilerin hedef tahtası haline gelmiş durumda. Göz göre göre, dünyanın gözü önünde yaşanan bir trajedi bu.
Bir düşünün: Dedelerinizden, ninelerinizden kalan topraklarda çalışıyorsunuz. Sonra bir grup silahlı adam gelip sizi kovuyor, ağaçlarınızı kesiyor, size ait olanı çalıyor. Ve tüm bunlar uluslararası hukuka aykırı olmasına rağmen devam ediyor. İnsanın içi acıyor gerçekten.
Yerleşimci Şiddetinde Endişe Verici Artış
Son dönemdeki saldırıların şiddeti gerçekten tırmanıyor. Yerleşimciler artık daha organize, daha saldırgan ve - maalesef - daha pervasız hareket ediyor. Zeytin ağaçlarını kesmekle yetinmiyorlar, Filistinli köylüleri dövmekten, taşlamaktan ve hatta ateş açmaktan çekinmiyorlar.
Oysa zeytin Filistin için sadece bir meyve değil. Bin yıllık kültürün, direnişin, varoluş mücadelesinin sembolü. Her ağaç, bu topraklardaki Filistin varlığının canlı tanığı. Belki de bu yüzden hedef alınıyor.
Uluslararası Sessizlik ve Çifte Standart
Peki dünya nerede? Uluslararası toplum bu insanlık dramına ne diyor? Cevap: Neredeyse hiçbir şey. Ya da en azından etkili bir şey değil. Batılı ülkeler kınama açıklamaları yapıyor, BM raporlar hazırlıyor ama sahada hiçbir şey değişmiyor.
Bu çifte standardı anlamak gerçekten zor. Aynı ülkeler başka yerlerde insan haklarından bahsederken, Filistin'de yaşananlara göz yumuyor. Sanki Filistinlilerin hayatları daha az değerliymiş gibi.
Son olaylarda onlarca Filistinli yaralanırken, zeytin ağaçları yakıldı, hasat edilen ürünler çalındı. Ama asıl çalınan, bu insanların geleceği, onurları ve temel insan hakları. Zeytin toplamak suç değil, hayatta kalma mücadelesi. Bunu anlamak bu kadar zor olmamalı.