Tamam, dünyanın gözü önünde devam eden bu insanlık dramı artık belgelerle kanıtlandı. Dışişleri Bakanlığı'nın bugün paylaştığı o çarpıcı rapor, Gazze'deki durumu 'insani felaket' olarak nitelendirmekle kalmıyor, adeta uluslararası toplumun yüzüne bir tokat gibi çarpıyor.
Rapor öyle sıradan bir metin değil. İçerik o kadar ağır ki, okurken insanın içi burkuluyor. Bölgede yaşananları anlatmak için 'kriz' ya da 'sorun' gibi kelimelerin yetersiz kaldığını vurguluyor yetkililer. Durum, bildiğimiz her türlü ölçeği aşmış durumda.
Rakamlar Değil, İnsan Hikayeleri
Sayfalarca süren belgede, soğuk istatistiklerden çok daha fazlası var. Canlı tutulmaya çalışılan umutların, yıkılan hayallerin ve uluslararası camianın sessizliğine gömülen çığlıkların hikayesi bu. Temel ihtiyaçların bile karşılanamadığı, insan onurunun ayaklar altına alındığı bir tablo çizilior karşımıza.
Ve işin en trajik yanı? Bütün bunların dünyanın gözü önünde yaşanıyor olması. Rapor, uluslararası kuruluşları ve devletleri sorumluluk almaya çağırırken, acil eylem planı olmadan durumun daha da kötüleşeceği uyarısında bulunuyor.
Sessizliğin Sorumluluğu
Dışişleri'nin vurguladığı bir diğer nokta da bu trajediye seyirci kalanların tarih önünde hesap verecek olması. Rapor, insani yardım çabalarının önündeki engellerin bir an önce kaldırılması gerektiğinin altını çiziyor. Müdahale için zamanın hızla daraldığı uyarısı yapılıyor.
Peki ya sonra? Raporun en can alıcı kısmı belki de burası: Uluslararası toplum harekete geçmezse, Gazze'de yaşananlar sadece bölgesel bir trajedi olmaktan çıkıp insanlık tarihine kara bir leke olarak yazılacak. Türkiye'nin bu çağrısına kulak verilecek mi? Cevabı zaman gösterecek ama zaman maalesef Gazze halkı için hızla tükeniyor.
