Güneş Diyarbakır'ın o meşhur taş duvarlarını ısıtırken, bir grup annenin yüreklerindeki acı ise hiç dinmiyor. Tam 3.000 günden fazladır süren bir bekleyiş bu - evlat hasretiyle geçen, her saati ıstırap dolu sekiz yılı aşkın bir zaman dilimi.
Nasıl anlatılır ki? Kelimeler kifayetsiz kalıyor doğrusu. Terör örgütü PKK tarafından dağa kaldırılan, bir daha kendilerinden haber alınamayan çocukları için nöbet tutuyor bu cesur kadınlar. İnsanın içini acıtan, yüreğini burkan bir direniş hikayesi.
Umudun Rengi: Beyaz Çarşaflar ve Fotoğraflar
Diyarbakır Anneleri - öyle sıradan bir isim değil bu. Türkiye'nin gündemine kazınmış, yürekleri parçalayan bir sembol. Ellerinde çocuklarının sararmış fotoğrafları, beyaz çarşafların üzerine işledikleri isimler... Her biri bir insanlık dramının canlı tanığı.
"Bizim için zaman diye bir şey kalmadı" diyor içlerinden biri, gözlerinde yılların yorgunluğu. "Günler, aylar, yıllar birbirine karıştı. Tek bildiğimiz, evlatlarımızın bize geri dönmesi için mücadele etmek."
İnsanlık Onuru Adına Bir Direniş
Diyarbakır'ın o tarihi sokaklarında, aslında çok daha büyük bir hikaye yatıyor. Bu sadece bir grup annenin değil, tüm bir toplumun vicdan muhasebesi. Terörün insan hayatlarında açtığı derin yaraların somut kanıtı.
Peki neden vazgeçmiyorlar? Cevabı aslında çok basit: Anne sevgisi. Öyle kolay kolay pes etmeyen, yıllara meydan okuyan, dağları delecek kadar güçlü bir sevgi bu.
- 8 yılı aşkın süredir kesintisiz nöbet
- Terör mağduru yüzlerce aile
- Evlat hasretiyle geçen binlerce gün
- İnsan hakları ihlallerine karşı sessiz çığlık
Düşünsenize - her sabah uyanıp aynı acıyla yüzleşmek, her akşam aynı boşluğa uyumak. Ve buna rağmen pes etmemek, mücadeleye devam etmek. İnsan ruhunun dayanıklılığına dair ne muazzam bir örnek değil mi?
Toplumsal Hafızaya Kazınan Bir Mücadele
Bu anneler artık sadece kendi çocukları için değil, tüm kayıp aileler için direniyorlar. Sesleri giderek daha gür çıkıyor, mücadeleleri daha görünür oluyor. Belki de en önemlisi, toplumsal hafızamıza kazınıyorlar - unutmanın kolaycılığına karşı bir direniş olarak.
Diyarbakır'da başlayan bu insanlık nöbeti, artık tüm Türkiye'nin meselesi haline geldi. Annelerin o sarsılmaz kararlılığı, terörün aslında ne denli acımasız olduğunu herkese hatırlatıyor.
Kim bilir, belki de bir gün - umudun tükendiği sanılan o anda - beklenen haber gelecek. Ve bu yorulmak bilmeyen anneler, nihayet evlatlarına kavuşmanın huzurunu yaşayacaklar. O gün gelene kadar ise nöbet devam edecek - tıpkı bir annenin sevgisi gibi, sonsuza dek sürecekmişçesine.