İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi'nde (İZÜ) gerçekleştirilen 'Rotamız Doğu Türkistan' programının konuğu gazeteci-yazar Taha Kılınç oldu. Programa İZÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Cevat Acar'ın da katılımıyla düzenlenen söyleşide, Doğu Türkistan'da yaşanan insan hakları ihlalleri ve bölgenin içinde bulunduğu zor koşullar masaya yatırıldı.
Doğu Türkistan: İslam Coğrafyasının Kanayan Yarası
Açılış konuşmasını gerçekleştiren İZÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Cevat Acar, Doğu Türkistan'ın İslam coğrafyasının en önemli sorunlarından biri olduğunu vurguladı. Acar, "Doğu Türkistan meselesi, dünyanın yeterince ilgi göstermediği bir konu" diyerek uluslararası toplumun duyarsızlığına dikkat çekti.
Rektör Acar sözlerine şöyle devam etti: "Yirmi milyon dindaşımız, soydaşımız büyük bir zulüm altında. Seslerini duyurmak, sıkıntılarını hafifletmek amacıyla mümkün olan her yola başvurmak mühim."
Taha Kılınç'ın Çarpıcı Doğu Türkistan Gözlemleri
Gazeteci-yazar Taha Kılınç ise yıllardır İslam coğrafyası üzerine çalışmasına rağmen Çin'in uyguladığı vize ve giriş kısıtlamaları nedeniyle uzun süre bölgeye gidemediğini belirtti. Geçen yıl gri ve yeşil pasaportlara vize uygulanmadığını öğrenmesiyle seyahat hazırlıklarına başladığını ifade eden Kılınç, sekiz günde on beş şehri gezerek gerçekleştirdiği ziyaret sırasında yaşadıklarını katılımcılarla paylaştı.
Kılınç, seyahati boyunca karşılaştığı zorlukları şu sözlerle anlattı: "Her adımda durdurulduk. En sık karşılaştığımız sorular 'Kimsiniz?', 'Buraları nereden biliyorsunuz?', 'Burada tanıdığınız kimse var mı?' gibi sorulardı. Bunlar, İsrail'in Filistin'e gidenlere sorduğu soruların neredeyse aynısı."
Olağanüstü Güvenlik Tedbirleri ve Sosyal Mühendislik
Doğu Türkistan'daki güvenlik tedbirlerinin olağanüstü boyutlara ulaştığını vurgulayan Kılınç, on-on beş metre aralıklarla dikilen direklerde her yönü gören ve ses kaydı alan beş-altı kamera bulunduğunu aktardı. Çinli görevlilerin denetlemek amacıyla tespit ettikleri ailelerin evlerine gidip on-on beş gün kaldığını belirten Kılınç, gerekli görülenlerin toplama kamplarına götürülüp 'eğitildiğini' ifade etti.
Sokakların sessizliğine, halkın tedirginliğine ve yabancıların bölgeye girişine yönelik ciddi engellere dikkat çeken Kılınç, bölgenin on beş yıldır dünyadan izole edildiğini söyledi. Seyahati boyunca tek bir tesettürlü kadın görmediğini belirten Kılınç, Çin'in din ve kültürden uzaklaştırmayı hedefleyen bir sosyal mühendislik yürüttüğünü kaydetti.
Kılınç, uygulanan yasaklara şu örnekleri verdi: "Çadır, dürbün, teleskop, belli bir uzunluğun üzerinde ip almaları yasak. Bir Uygur Türkü evinden üç günden fazla uzak kalamıyor. Camiler kapalı, ezan okunmuyor. On sekiz yaşın altındakilerin camiye girmesi yasak. Ama biz uygulamada altmış yaşın altında hiç kimsenin girebildiğine şahit olmadık. Kaşgar'da en son bayram namazı 2016 yılında kılınmış."
Ekonomik Güç ve Sessizlik
Öğrencilerin yoğun ilgi gösterdiği programda, Çin'in elinde bulundurduğu ekonomik güçle çözüm yollarını tıkadığını söyleyen Kılınç, sivil toplum kuruluşlarının hükümetleri harekete geçmeye zorlaması gerektiğini vurguladı. Kılınç, "Kayıp Coğrafyanın İzinde: Doğu Türkistan Seyahatnamesi" kitabından hareketle bölgeye yaptığı ziyarete dair gözlemlerini detaylı şekilde paylaştı.
Söyleşinin ardından Taha Kılınç, TDV Kitap Kahve'de kitaplarını imzalayarak öğrencilerle sohbet etme fırsatı buldu. Program, Doğu Türkistan'daki insan hakları ihlallerine yönelik farkındalık oluşturma açısından büyük önem taşıdı.